SAĞLIK TURİZMİ
Bu çalışma Yrd.Doç.Dr.Ferhat SAYIM Yönetiminde Yüksek Lisans Öğrencisi Dr.Ergin DEĞERLİ tarafından hazırlanmış 1.Aşama Araştırmadır.(2007)
www.hastaneyonetimi.net
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ
GENEL BİLGİLER
1. Turizmin Tanımı ve Türkiye İçin Önemi
2. Turizm ve Sağlık
3. Yurt Dışında Sağlık Hizmetleri ve Ülkemiz İçin Önemi
a. Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımız (Gurbetçiler)
4. Sağlıkta Dünyadaki Yerimiz Nedir?
5. Devlet Desteği Söz Konusu mu?
6. UYUM ÇALIŞMALARI
A. 2.Personelde Denklik Bekleniyor
3.Yabancı Hekime Açılan Yol AB Gereği
4.Hastane yatırımları artacak
5.AB’ye Uyum İlaç Sektörüne 300 Milyon Dolar Yatırım Getirdi
SONUÇ
7. SWOT ANALİZİ
GÜÇLÜ YÖNLER
1.Türkiye’nin bir turizm cenneti olması
2.Tedavi maliyetlerinin diğer ülkelere göre daha düşük olması
ZAYIF YÖNLER
TEHDİTLER
FIRSATLAR
KAYNAKLAR
GİRİŞ
Günümüzde dünyanın en büyük kitle hareketi olan turizm gezme görme amacının yanı sıra sağlık içinde gündemdedir. Sağlık turizmi; dünyada hızla gelişen küreselleşme sürecinin bireylerin bilgi ve hizmete kolayca ulaşabilmesine imkan veren olumlu sonuçlarından birisi olduğu içinde bu alanda gelişimin, uluslararası bazda, hızla ve organize bir şekilde gelişmesi sevindiricidir.
Bu sektörün oluşumuna kaynak olan temel neden, insanların artık sağlık sorunlarını çözerken yalnızca kendi ülkelerindeki hekimleri ya da fiyatları değil, en iyi çözüm ve en iyi fiyat yollarını bulmak istemesidir. Bunun yanı sıra;
Maliyetler önemli. Endüstrileşmiş ülkelerde sağlık hizmetlerinin maliyetlerinin yüksek olması kişilerin alım gücünü zorlamaktadır.
Ulaşım kolaylığı önemli. Uluslararası seyahatlerin ekonomik hale gelmesi kişilerin kullanımını ve kullanım frekansını arttırmıştır.
Gelişmiş tedavi yöntemlerine ulaşım önemli. Sağlıkta yüksek teknoloji, kaliteli hizmete optimum fiyat performans oranları ile ulaşabilme kişilerin tercihlerine etki etmektedir.
Hizmete ulaşma süresi ve hızı önemli. Hastanelerde beklenen uzun kuyruklar, randevuların ileri tarihlere verilmesi, kişilerin sağlık hizmetini alabileceği diğer alternatifleri araştırmalarına ve sağlık hizmetlerine ulaşımın kolay olduğu ülkeleri tercih etmelerine neden olmaktadır. Örneğin İngiltere ve Kanada'da ortopedik protez ameliyatları için verilen süreler dikkat çekicidir.
Sağlık söz konusu olunca birinci sınıf hizmet almak her insanın hakkı… Bu yüzyılın en güzel yanı sağlık hizmetinde hız,teknoloji, kalite, maliyet olsun her konuda alternatifleri yaratmasıdır. Yeter ki doğru yerde çözüm aransın... Bilinçli tüketici bu nedenle sağlık turizminde sağladığı avantajlarla Türkiye'ye ilgi çekici bir sağlık turizmi destinasyonu olarak bakmaktadır.[1]
GENEL BİLGİLER
1. Turizmin Tanımı ve Türkiye İçin Önemi
Dünyadaki en büyük kitle hareketi olan turizm en basit tanımı ile; "Bir yerin tarihi ve doğal güzelliklerini görmek, tanımak, eğlenmek ve dinlenmek için yapılan gezi"dir. Ancak, günümüzde ulaşım imkanlarının daha kolay ve ucuz hale gelmesi, insanların geride bıraktıkları ile kolayca haberleşmesini sağlayan kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması sayesinde; turizm kavramı "asıl yaşadığı yerin dışında başka bir yere eğlence, tatil, kültür, arkadaş ve akraba ziyareti, aktif spor, toplantı, görev, iş, öğrenim, sağlık, transit vb. amaçlarla seyahat etmenin doğurduğu olaylar bütünü" olarak terimler sözlüğündeki yerini almıştır.
"Tüketicilerin turizm hizmeti satın almak için duyduğu ve yeterli satın alma gücü ile desteklenen arzu, istek ve özlemlerinin değerlendirilerek geliştirilen kültür turizmi, inanç turizmi, tatil turizmi, av turizmi, yat turizmi, agro-turizm (çiftçilik turizmi), yayla turizmi gibi turizm türleri"ni şu üç başlık altında sınıflayabiliriz:
Rekreasyon Turizmi: Eğlence ve boş zamanları değerlendirme amaçlı
İş Turizmi: İş, ticari, bilimsel vb. amaçlı
Sağlık Turizmi: Dinlenme, tedavi amaçlı turizm hareketleri
Turizm önemli bir kitlesel harekettir. Turizmin günümüzün en önemli kitle hareketini oluşturması turistlerle ilgili sağlık sorunlarının boyutunun çok artmasına neden olmuştur.
Turizm insana özgü ve sosyal bir olaydır. İnsana özgü önemli bir olay olarak gündeme gelmiştir. Giderek boyutu artmıştır. Turizmin insana özgü ve sosyal bir olay olma özelliği büyük önem taşımaktadır. İnsanlar birikimlerini amaçlı olarak herhangi bir kazanç amacı gütmeksizin turizm amacıyla harcamaktadır. Herhangi bir mesleki çıkarın olması da zorunlu değildir.
Turizm önemli bir tüketim olayıdır. Turizm milyonlarca insanı tüketici ve üretici olarak etkilemektedir. Kişilerin kendi serbest seçimleri esastır. İş, merak, din, sağlık ve spor, dinlenme, kültür ve özenme bu seçimi etkilemekte olan etmenlerden sadece bir kaçıdır. Televizyon, radyo, basın gibi kitle iletişim araçları; sinema ve benzeri sanatsal etkinlikler, okul ders kitapları başka ülkeleri ve kültürleri tanıma isteğini artırmaktadır. Turizm hareketinin tüketim boyutu çok önemlidir. Tüketici haklarının korunması, bununla ilgili ulusal ve uluslararası düzenlemeleri zorunlu kılması, konuyla ilgili uluslar arası işbirliğini zorlaması, tüketici hakları ile ilgili olarak gündeme getirilen uygulamaların istismarının yarattığı sorunlar, bu sorunların çözümüne yönelik adımlar, harcamaların ülke ekonomisine katkı yapacak biçimde yönlendirilmesi gibi sorunları gündeme getiren önemli bir harekettir.
Tüketim ve pazar özelliği nedeniyle hem turist gönderen ülke açısından hem de turist kabul eden ülke açısından çok büyük grupları kapsamaktadır.
Turizm önemli bir sosyal ve ekonomik bir olaydır. Endüstri ve ekonominin gelişmesi, kişi başına düşen milli gelirin artması, refah düzeyinin yükselmesi, insanların kendilerine ayırabilecekleri boş zamanların artması, turizmi sosyal ve ekonomik bir hareket olarak ön plana çıkartmaktadır.
Turizm önemli bir endüstri dalıdır. Yatırım, hizmet, kültür, eğitim öğeleri bulunmaktadır. Yatırım, genel alt yapı yatırımı, özgül alt yapı yatırımı, üst yapı yatırımlarını gerektirir. Kişiler, kuruluşlar ve ülkeler için önemli bir gelir kaynağı oluşturmaktadır. Çoğu turizm ülkesi açısından dış ticaret ve ödeme dengelerini düzeltici önemli bir faktör olarak gündeme gelmektedir.
1989 yılında 150 milyonu Akdeniz ülkelerine olmak üzere 400 milyon turist ülkeleri dışına çıkmıştır.
Turizm ülke kalkınmasında önemli bir potansiyel olarak vazgeçilmez hale gelebilmektedir. İş alanı yaratmakta, işbirliğini zorlamakta, kişiler ve ülkeler arası ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunmaktadır. İşgücünün standardını yükseltmeye yönelik sistemli eğitim çabalarını zorlamaktadır. Çoğu ülke hizmet standardını yükseltmeye yönelik temel eğitim konularını örgün eğitim müfredatları içerisine de katmaktadır. Bu alanda işgücü yetiştirilmesine yönelik çabalar ağırlık kazanmaktadır.[2]
2. Turizm ve Sağlık
Dünyada 1970’li yıllardan sonra turizm en önemli sektör ve kavramlardan biri olmuştur. Ülkemizde 1980’lerden sonra Turizm konusuna dikkatler çekilmiştir
Türkiye de son 2-3 yılda Turizm sektöründe patlama yaşanmaktadır. Bununla birlikte Turizm çeşitleri, sorunları, geleceği ve bu alandaki fırsatlar her geçen gün genişleyerek tartışılmaktadır
Turizmi bir ülkeden diğer ülkeye birçok sebeple gelen insan hareketi olarak düşünürsek bu insanların sağlıklı yaşaması ve sağlık konusu Turizmle içi içe olacaktır
Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için bazı kavramları doğru kullanmak gereklidir.
Turistin sağlığı:
Yurt dışından geçici süre için gelen insanların bu süre içinde hastalanmaları ve tedavileri, turistlerin bulundukları yerlerin sağlıklı olması ve turistlere hizmet sunanların sağlığı da turist sağlığı konusuna girer
Sağlık Turizmi:
a. Bir ülkeden diğer ülkeye herhangi bir sebeple (bekleme süresinin uzunluğu, tedavinin ekonomikliği veya daha kaliteli sağlık hizmeti v.b.) sadece tedavi için gidilmesidir.
b. Tıbbi olarak gerekliliği raporla belirlenmiş kaplıca tedavileri için bir ülkeden diğer ülkeye gidilmesi de bu tanım altında yer almaktadır.
Kaplıca Turizmi:
Jeotermal tesislerden yararlanmak amacıyla yapılan seyahatler
· Tıbbi olarak gerekliliği raporla belirlenmiş kaplıca tedavileri için bir ülkeden diğer ülkeye gidilmesi.(aynı zamanda sağlık turizmi kapsamına da girer)
· Dinlenmek rahatlamak ve kendini daha iyi hissetmek amacıyla konforlu ortamlarda geniş otelcilik hizmetleriyle birlikte kaplıcalardan faydalanmak (ülkemizde yangın olan şekilde budur)
Çoğu zaman 1 ve 2 sınırları birbirinden tamamen ayrılamayabilir. Hatta bu hizmetler kombine sunulabilir
Yurt dışından kaplıcalarda kendini daha iyi hissetmesi (wellness) ve/veya rahatlaması (restness) için gelinmesi Sağlık Turizminden daha ziyade kaplıca turizmi kapsamına girer
Sağlık Turizmi denince ülkemizde yanlış bir yorumlamayla kaplıca turizmi anlaşılıyor. Halbuki kaplıca turizmi sadece Sağlık turizminin alt bir grubu olabilir.
Sağlık Turizminin içine çoğu zaman turistin sağlığı da girer. Şöyle ki Avrupa dan kalça protez veya göz lazer tedavisi için ülkemize gelen kişilerde turisttir. Hastane dışında gidiş dönüş ve konaklama esnasında karşılaştığı olaylar turizm kapsamında değerlendirilmelidir. Bu örnekte kalça protezi için gelmesi ve hastanedeki tüm işlemler. Sağlık turizmi ama otelde kaldığı esnada kirli su ve bozulmuş yemek sebebiyle ishal olması turist sağlığı kapsamında değerlendirilmelidir.
Özetle:
Turistin sağlığı, sağlık turizmi ve sağlık turizminin kısmen içinde olan kaplıca turizmi böyle tanımlanabilmesine rağmen bir birinden tam ayrılamayan üç kavram ortaya çıkıyor
a) Turistin sağlığı
b) Kaplıca turizmi
1. Tedavi edici kaplıca hizmetleri
2. Dinlenme amaçlı kaplıca hizmetleri
c)Sağlık turizmi
Öncelikli olarak ülkemizde bu kavram kargaşası netleşmeli ve yasal olarak tanımlanmalı sonra bu kavramları kapsayan kurumların işleyişi ve hizmetlerin sunulmasıyla ilgili yönetmelikler hazırlanmalı.
a) TURİSTİN SAĞLIĞI:
Ülkemize sağlıklı olarak dinlenme ve eğlenme veya Türkiye’nin bir çok zenginliklerini (kültür ve, tarih, dağ, mağara vb.) tanıma amaçlı gelen kişilerin sağlığını ve bulunduğu ortamın sağlıklı olmasını kapsar.
Turistler öncelikli olarak alt yapısı mükemmel sağlığını tehlikeye atmayacak ortam ve kurumları tercih edecektir. Buna rağmen beklemedik sebeplerden dolayı hastalanırsa acil ve güvenilir bir sağlık hizmeti talep edecektir.
Bu çerçevede beklenmedik bir hastalığın sebep- sonuç ve düzeltilmesi ve maliyeti önem arz edecektir.
Turist Sağlığı ile ilişkili konular:
1. Turistin bulunduğu ortam ve bu ortamda çalışanların sağlıklı olması
2. Turizmin getireceği muhtemel hastalıklar açısından toplumun sağlığı
3. Turistlerin sağlığı ve acil hallerde sağlık hizmeti sunumu
a. Sağlık personeli ve kurumların işleyişi
b. Yurt dışı sigortalarıyla ilişkiler ve ücretlendirme
4. Yurt dışına sunulan turizm ve sağlık hizmeti sonucunda ülkemizin ve sağlık hizmetlerinin tanıtımı olacaktır.
5. Gurbetçilerin izindeyken oluşan sağlık problemleri
b) KAPLICA TURİZMİ:
1) Dinlenme amaçlı kaplıca turistleri:
Turistlerin bir kısmı (Özellikle yaşlı kesimi) Ülkemizin doğa güzellikleri ve jeotermal kaynaklarından dinlenme amaçlı faydalanmalarını kapsar. Burada kaplıcanın bulunduğu tabiat, jeotermalin kalitesi ve lüks ortamı çok önem arz edecektir. Asıl amaç dinlenme ve eğlence ikinci amaç rahatlama ve iyilik halini elde etmedir. Küçük çaplı otelcilik hizmeti veren kaplıcalar bu kapsamda değerlendirilemez.
2) Tedavi amaçlı kaplıca turizmi:
Ülkesinde tabipler tarafından teşhisi ve endikasyonu konmuş hastalıkların tedavisi için ülkemize gelmeleri ve kaplıcalardan faydalanılmasını kapsar.
Bu durumda ülkesinden yanında getireceği raporlar önem arz eder. Türkiye’de de tabiplerin kontrolünde kaplıcalarda tıbbın kuralları çerçevesinde tedavi olmaları gerekecektir. Bu bölümde lüks otelcilikten ziyade kaplıcanın kalitesi, fiziki olarak türü önem arz eder. Modern küçük kaplıca merkezleri bile bu hizmeti sunabilir.
Bu güne kadar dinlenme amaçlı kaplıca turizmi ile tedavi amaçlı kaplıca turizmi birbiriyle sık sık karıştırılmıştır.
Bunun sebepleri;
· Ülkemizde ve yurt dışında bu iki bölüm ayrı ayrı tanıtılmadı ve pazarlanmadı. Aslında bugüne kadar kaplıcaların tanıtımı yurt dışında hiç yapılmadı sayılır.
· Ülkemizde bu konuda tıbbi endikasyonlar tam konmadı zaten FTR bölüm son yıllarda güncelliğini kazanmış olup ruhsatlı modern kaplıcalar yeni yaygınlaşmaktadır.
· Kaplıca tedavisi için tıbbi endikasyon konduğu zaman bile bugüne kadar hastanın gideceği ruhsatlandırılmış kaplıcalar yaygın değildi.
· Sosyal güvenlik kurumlarının ödediği ücret maliyetlerinin çok altında
· Avrupa sağlık kasalarının kaplıca tedavisi için yurt dışına sevk ve bedellerinin ödemesi konusunda ciddi girişim ve araştırma yapılmamıştır.
Bütün bunların sonucunda dinlenme amaçlıda olsa tedavi amaçlıda olsa herkes lüks ve konforlu kaliteli kaplıcaları tercih etmeye başlamış ve bedellerini kendileri ödemişlerdir
c) SAĞLIK TURİZMİ:
Sağlık insanlığın en vazgeçilmez hakkı ve ihtiyacıdır. Her ülke sağlık için bir politika belirleyip vatandaşına sağlık ihtiyacını karşılar. Ülkemiz kamu sağlık hizmetlerine ilaveten son 10 yılda özellikle 2-3 yılda özel sağlık sektörüyle ciddi işbirliğine girilmiş ve sağlık hizmeti hızla özele kaymaya başlamıştır. Özel sağlık sektöründe ciddi atılımlar olup. Avrupa standartlarıyla yarışabilecek düzeyde özellikle büyük illerde özel hastaneler artmaya başlamıştır
Bu büyük ve donanımlı hastaneler ülkemizin genel standartlarının üzerindedir. Kendileri yurt dışı pazarlara açılmak zorundadırlar. Ülkemizdeki sağlığa ayrılan pay sınırlı kişi başına düşen sağlık harcamaları 200 USD yi geçmemektedir. Bu nadide kurumların ayakta durabilmesi için yurtdışı pazarlara açılmaları kaçınılmaz olacaktır.
Ayrıca ülkemiz mevcut coğrafik konumu, Avrupa birliğine girme trendi ve sağlıktaki dönüşüm projesi, özel sağlık sektörünün geldiği durum ve turizmdeki gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda sağlık turizminin ciddiyeti ve ülkeye getireceği ekonomik değer çok büyüktür.
3. Yurt Dışında Sağlık Hizmetleri ve Ülkemiz İçin Önemi
Bu konunun iyi anlaşılabilmesi için 3 bölgeye ayırmakta fayda var
1. Avrupa
2. Orta Asya ve Ortadoğu
3. Afrika ülkeleri
1. Avrupa açısından Sağlık Turizmi
Avrupa ülkelerinde sağlık hizmeti sunumu çok kaliteli ve pahalıdır. Toplumun beklentileri üst düzeydedir. Toplum yaşlanmakta sağlık hizmetine olan ihtiyaçları tabii olarak artmaktadır
Tablo böyle olunca sağlık harcamaları her geçen gün altından kalkılamaz bir hale gelmektedir. Özellikle özel sigortacılığın ve özel sağlık hizmet sunucularının arttığı ülkelerde durum daha vahimleşmektedir.
Hükümetler bütçeden sağlığa ayrılan payı artırmak zorunda kalırken özel sigortaların karlılık oranı düşmekte, sağlık hizmeti sunucularında yatırdıkları paralarla orantılı gelir elde edemedikleri için yeni yatırımyapmakta veya daha karlı (gıda, silah sanayi iletişim v.b.) alanlara yatırım yapmaktadırlar.
Hal böyle olunca Avrupa gelecekte sağlık finansındaki sıkıntıyı aşmak için birçok yollar incelenmekte; bunlardan en önemlilerinden biriside sağlık hizmetini daha ucuz, satın almak veya sigortalılardan katılım payını artırmak,hatta bazı sağlık hizmetlerini kapsam dışı bırakmak olarak görülmektedir.
Sonuç olarak Avrupa da gelinen nokta pahalıya sağlık hizmeti almak zorunda kalan sigorta için, hem de kapsam dışı kalan hizmetlerde sigortalı için daha ucuz, ama kaliteden taviz vermeyen, bekleme süresi kısa olan sağlık hizmeti sunucularına ihtiyaç vardır. Neticede Avrupa yurt dışından ucuza sağlık hizmeti almaya aday haline gelmiştir
Burada göz ardı edilmemesi gereken konu Avrupalı kaliteden taviz vermeyecek hem kültür olarak hem de hukuki olarak hizmeti nereden alacağı kararı hastanın bizzat kendisine aittir. Avrupalı genel olarak yine Avrupa dan sağlık hizmeti alacak, hasta hakkını arayacak hasta için maliyet önemli olmayacaktır. Bu açıdan Avrupalıya Türkiye’nin sağlık hizmeti sunumu kısa sürede kolay olmayacaktır
1. Kalitemiz iyice arttığında,
2. Türkiye’nin sağlık sektörü çok iyi tanıtıldığında,
3. Sağlık hizmetine ilaveten paket halinde Turizmin imkanlarını sunulduğunda
4. Türkiye hükümeti ve özel sektör Avrupa sigortalarıyla çok sıkı ilişkiler kurduğunda,
Türkiye’ye sağlık hizmeti almak için Avrupalılar gelmeye başlayacaktır. Bütün bunlardan sonra bile bunları memnun etmek kolay olmayacak. Malpraktislerde ödenecek tazminatlar problem olacaktır. Fakat Avrupa’da yaşayan 5 milyona yakın Türk, 20 milyonu aşkın Müslüman (Pakistan, İran, Irak, Fas, Tunus, Afrika) göçmen öncelikli hedef kitle seçilirse durum çok farklı olacaktır.
Avrupa özellikle II. dünya savaşından sonra sömürü ülkelerinden ve gelişmemiş ülkelerden ciddi sayıda insan kaynağı temin etmiş ve ucuza iş gücü bulmuşlardır. (tabi sömürü dönemindeki elde edilen insan gücü kaynakları özellikle İngiltere için durum daha farklı boyuttadır.)
Yıllarca Avrupa da çalışan göçmenler Avrupa ya yerleşmişler özellikle Türkler iş sahibi olmuşlar, evlenmişler ve Avrupa toplumuyla kaynaşmışlardır. Artık bu kitle Avrupa’nın ayrılmaz bir parçası olmuştur. Genel olarak sağlık hizmeti alma bakımından Avrupalı ile göçmenler aynı haklara sahiptirler. Fakat sağlık hizmeti alırlarken özellikle son yıllarda hiçte Avrupalıyla eşit muamele görmemektedirler.
Sağlık turizmi açısından Avrupa pazarı üç ayrı grupta düşünülmeli
1. Avrupalıların bizzat kendi vatandaşları
2. Avrupa da yaşayan vatandaşlarımız (gurbetçiler)
3. Avrupa da yaşayan diğer Müslüman göçmenler (Pakistan, İran, Irak, Fas, Tunus, Afrika vb.)
Avrupa için yurt dışında iki ana başlıkta sağlık hizmeti söz konusudur. (Turistin sağlığı ve sağlık turizmi.) Yurt dışına çıkan Turistlerin tatil esnasında acil sağlık hizmeti almaları bu konu turistin sağlığı başlığında incelenmeli.
Ekonomik olması, sıra beklememek amacıyla kronik hastalıklar ve planlı tedavi için yurt dışına gidilmesi Sağlık Turizmi’dir
Üzerinde durulması gereken en önemli nokta sigortalının yasal olarak ben yurt dışındaki şu hastaneden sağlık hizmeti almak istiyorum diye talep ve beyan etmesi şarttır. Bunun içinde sigortalıya tanıtım ve pazarlama önemlidir. Nihai karar sigortalının talebiyle olacaktır
a. Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımız (Gurbetçiler):
Gurbetçilerimiz Avrupa da önceki yıllara göre iyi Sağlık hizmeti alamamaktadırlar. Özellikle 1. ve 2. kuşak yaşlı kesimin dil problemin den dolayı derdini tam anlatamıyorlar. Hekimlerle iletişim kuramıyorlar. Gurbetçilerimiz genelde Türk hekimlerine güvenleri daha fazla. Gurbetçilerimiz Türkiye ye izine geldiklerinde kamu kurumlarından (önceki yıllarda özellikle SSK hastanelerinden) hızlı ve kaliteli hizmet alamıyorlardı. Buhara Sağlığın 6 yıl önce başlattığı çalışma neticesinde gurbetçilerimiz izinde hastalanınca özel sağlık kurumlarından ücret ödemeden sigortanın onayı ile sağlık hizmeti alabilmektedirler. Ancak acil olmayan planlı tedavi bu gün için almamaktadırlar.
Gurbetçilerimizin büyük bir kısmı kronik hastalıkların ve planlı tedavilerini de Türkiye’de de yaptırmak istiyorlar. Bunun için Türkiye deki hastaneler organize bir şekilde Avrupa sigortalarıyla görüşüp konuyu bu açıdan izah etmelidirler. Sonrada gurbetçilerimize ulaşıp hastanelerimizin tanıtılması önemlidir.
Sigortaya yapılacak teklif Avrupa yaşayan Türk kökenli göçmenler planlı tedavilerini refakatçi ve yol ücreti dahil tedavi bedellerinin çok cazip olduğu, özel hastanelerin kalitesinin iyi olduğu tedavi için gurbetçilerin buna razı oldukları anlatılacak. Hollanda, İngiltere gibi ülkeler bu konuda zaten ilk adımları atmışlardır. Kısacası Türk özel sağlık sektörünün Avrupa sigortalarıyla iletişime geçmesine pazarlama yapması güncel olgunlaşmış olan bu konuyu kısa sürede neticelendirecektir
Öncelikli olarak 4 milyonu aşkın gurbetçi sonra 20 milyonu aşkın diğer Müslüman göçmenler Türkiye den sağlık hizmeti almaya başladı mı bununla birlikte ve/veya bunlardan sonra kalitemiz ve pazarlamanın iyi olduğu takdirde Avrupa’nın yerli halkında ülkemize sağlık turizmi için gelir. Aksi takdirde bu alt yapı yapılmadan ve adımlar atılmadan öncelikli hedef Avrupa’nın yerli vatandaşı olursa işimiz zor. Çünkü onlar daha bu konuda çok istekli ve hazır değiller 1-2 Malpraktisde tüm pazar kapanabilir.
2.Orta Doğu ve Orta Asya
11 Eylül Terörist saldırısından sonra Orta doğudaki Müslümanların ABD ve Avrupa ya gidişleri ve ilişkileri her alanda azaldığı ve zorlaştığı gibi sağlık hizmeti alımında olumsuz yönde etkilenmiştir. Artık orta doğudaki Müslümanlar ABD ve Avrupa’ya eskisi gibi rahat gidememektedirler.
Bilindiği üzere orta doğudaki zengin halk genelde Türkiye’nin kendini tanıtmadığı ve geçmişte sağlık alanında çok ileri olmadığı için sağlık hizmetlerini hep Avrupa ve ABD den alıyorlar. Bugün sağlık hizmetini alabileceği en modern, yakın ve kaliteli hizmet sunan ülke Türkiye’dir. Bu fırsat iyi kullanılmalı orta doğuya bu konu iyi anlatılmalı bu bölgede sigorta sisteminden daha ziyade vatandaşın bizzat kendisi ikna edilmeli ve cazip paketler sunulması yeterli olacaktır. Çünkü tedavi parasını genelde kendisi ödeyecektir
Orta Asya ya gelince konu biraz farklı Türkiye Cumhuriyetleri Sağlık hizmetinin kalite bilinci var ama bölgede kaliteli sağlık hizmeti sunucuları yok. Halkın belli bir üst tabakası zengin bunlarda batı ülkelerinden sağlık hizmeti almaktadır.
Ortadoğu’nun ve Orta Asya’nın birçok hizmeti teknolojisini ve malzemesini batıdan alması izah edilebilir ancak; Türkiye mesafe olarak yakın, Müslüman, iklimi ve tabiatı güzel sağlık hizmeti Batıdan geri kalmazken (özellikle 2-3 büyük ildeki bazı özel hastaneler) bizim sağlık turizmi pazarından pay alamayışımızın hiçbir bahanesi olamaz. Tek bahane pazarlama ve tanıtımdaki eksikliğimiz ve beceriksizliğimiz beklide bu büyük pazarı bu açıdan keşfedemeyişimizdir.
3.Afrika Ülkeleri
Bu ülkelerde bir çok hizmette olduğu gibi sağlık hizmeti de çok geridedir. Üst zengin sınıf bu hizmeti batıdan almaktadır. Çünkü Batıyla olan ilişkileri sömürü döneminden beri çok sıkıdır. Ancak son yıllarda batının sağlık alnında karşılaşmaya başladığı sıkıntılardan dolayı bu kısmı ihmal etmeye başlamıştır. Türkiye bu pazara ilk defa sıcak bakmaya başlamıştır. Zamanla bu pazara da kaliteli ve ekonomik bir sağlık hizmeti sunulabilir
Sonuç olarak :
Sağlık turizmi olarak sadece kronik hastalıklar ve planlı tedavi hizmetlerini ucuz olduğu için Avrupa ya (özellikle göçmenlere ) ve 11 Eylül sonrası tablodan dolayı Ortadoğu ve Orta Asya ya pazarlanabilir. Kaplıca turizmi için durum farklı . Çünkü, kaplıcalarımız kesinlikle kaliteli ve ekonomiktir. Kaplıcalar tüm Avrupalıya çok rahat bir şekilde tanıtımı iyi yapılırsa pazarlanabilir. (Tabi ki burada tedavi amaçlı kaplıca turizmi yine biraz zor dinlenme amaçlı kaplıca turizmi daha kolay pazarlanabilir)
Sağlık turizmi adına öncelikli sunulacak hizmetler (göz lazer tedavisi, estetik cerrahi hizmetleri, diş tedavisi, kalp cerrahisi vb.) şeklinde olmalı[3]
4. Sağlıkta Dünyadaki Yerimiz Nedir?
Türkiye ‘de son 25-30 yılda tedavi edici hekimliğin yanı sıra hastane sektöründe önemli gelişmeler gösterdi.Yüksek teknoloji kullanan iyi bir bilgi birikimine sahip yurt dışında çalışmış hekimleri kadrosunda barındıran hastanelerin sayısında artış oldu.İşte sağlık turizminde Türkiye’nin önüne fırsatlar bu gelişmelerle birlikte çıktı.Henüz temel sağlık hizmetlerinde istenilen noktaya gelemesekte tıbbın bir çok alanında çok iyi tedavi sonuçlarına sahibiz.Örneğin kalp ve damar cerrahisi alanındaki ameliyatlarda türk hekimlerinin başarısı dünyadaki bir çok ülkeden daha iyi durumdadır.
5. Devlet Desteği Söz Konusu mu?
Yurtdışından gelen hastaların oranı giderek artıyor. Bunda devletin ve kamu kuruluşlarının motivasyonu da önemli.Özelliklede THY sağlık turizmini destekleme konusunda çok yardımcı.Tüm kamu kuruluşlarının da aynı şekilde sağlık turizmine destek vermesi gerektiğini düşünüyorum.Çünkü Türkiye’nin ihracat gelirini sadece sanayi ürünleri ile arttırmak mümkün değil.Ülkemizde orta karar bir hastanede bile 500 kişinin çalıştığını düşünürsek ne kadar önemli bir istihdam yaratıldığını daha iyi görebiliriz.Bu açıdan bakıldığında sağlık sektörü ekonominin çok önemli bir itici gücü durumuna geldi.[4]
6. UYUM ÇALIŞMALARI
1.Sağlığa Yatırım Gelişmeleri
Avrupa Birliği ile müzakere sürecinde 12 başlık altında gündeme gelen sağlık konusu özel sektörde yeni yapılanmalar getiriyor. Hastane yatırımları artacak, hekimlere serbest çalışma hakkı verilecek. İlaç sektörünün de dönüşmesi gerekecek.
Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile süren müzakere döneminin ana konularından biri de sağlık. Şubat ayında başlayan AB sağlık müzakerelerinin ayrıntılı tarama toplantıları 22 Mart’ta tamamlandı.
Yabancıların sağlık sektöründe çalışmasını sağlayacak yasal değişiklikler ve ilaç sektörü için veri imtiyazı şartları bu süreçte gündeme gelen en önemli iki konu. Sektör temsilcilerine göre her iki alandaki uyum hastanecilik ve ilaç sektöründe yatırımları artıracak. Fiili müzakerelerde sağlık hizmetleriyle doğrudan ilgili bir başlık olmasa da ilaç ve tıbbi cihazlara değinen “malların serbest dolaşımı”, sağlık sigortacılığını ele alan “hizmetlerin serbest dolaşımı”, sağlık profesyonellerini veya hastaları etkileyen “kişilerin serbest dolaşımı” ve hastane yatırımlarını yönlendirecek “sermayenin serbest dolaşımı” konuları masaya yatırılacak.
Toplam 12 başlık altında görüşmelerin yapıldığı tarama sürecinde Sağlık Bakanlığı esas olarak İş Kurma ve Hizmet Sunumu, Tarım ve Kırsal Kalkınma, Malların Serbest Dolaşımı, Adalet-Özgürlük ve İçişleri, Gümrük Birliği, Fikri Mülkiyet Hakları, Balıkçılık, Sosyal Politika ve İstihdam konuları ile ilgileniyor. Sağlık Bakanlığı AB Koordinasyon Dairesi’nin temel hedefi Türkiye’nin, sağlığı ekonomik kalkınmanın ana unsuru olarak gören AB’nin standartlarına ulaşması.
2004 verilerine göre Türkiye’de kişi başına düşen sağlık harcaması 234 dolarken AB’de 2 bin 300 dolar civarında. Bütçeden ayrılan pay ise Türkiye’de yüzde 4 iken AB’de yüzde 8,9. AB üyesi ülkelerde nüfusun tamamına yakını sağlık güvencesi kapsamındayken Türkiye’de bu oran yüzde 70 civarında. Resmi açıklamalar ise tarama sürecinde mevzuat uyumunun sağlandığına işaret ediyor. Ancak uyumun sağlanmadığı ve sağlık politikalarını ciddi şekilde değiştirecek konular var. Hekimlerin eleştirdiği aile hekimliği, jenerik ilaç üreticilerinin vurguladığı veri koruması ve hastanelerin yapılanmasını değişime zorlayacak standartlar üzerinde çalışılması gereken konulardan sadece birkaçı.
AB’nin sağlık alanındaki uzun vadeli üç amacı; 5 Şubat 2001 tarihli Avrupa Komisyonu kararında herkesin sağlık hizmetine ulaşabilmesi, kalite ve hizmetleri sürdürülebilirliği olarak ortaya kondu. Türkiye’de ise üç yıldır hükümetin sağlık alanında gerçekleştirdiği değişiklikler AB ile uyum sağlamak üzerine kurulu. Özellikle mevzuatta yapılan değişiklikle tek merkezde toplanan kamu sağlık hizmetleri ve sağlık hizmetlerini sosyal güvenlik sisteminden ayıran Genel Sağlık Sigortası (GSS) bu sürecin temel taşları.
2.Personelde Denklik Bekleniyor
Yenilenen politikaya göre kamunun 16.3 milyar doları bulan sağlık harcamalarını düşürmek ve AB ülkelerinin uyguladığı sevk sistemini geliştirmek için başlatılan aile hekimliği sistemi pilot uygulama olarak başlatıldı. Birinci basamak sağlık hizmetlerini kuvvetlendirmeyi amaçlayan uygulama sağlık ocakları yerine hekimlere muayenehanecilik sistemi getiriyor. Hastane başvurularının yüzde 80’ini oluşturan birinci basamak hizmetlerini ve hastane giderlerini azaltması beklenen projede hekimlere uygulanacak kota sistemi ile her ay belirli bir sayıda hasta hastaneye sevk edilebilecek. Her ne kadar Türk Tabipleri Birliği uygulamanın bütün ülkelerde sağlık sisteminin çöküşüne neden olduğu söylese de aile hekimliği Düzce pilot bölgesinden 10 ile daha yayılıyor.
2007 yılında uygulamaya geçmesi beklenen GSS sistemi içinde yer alan aile hekimliğini ikinci basamak sağlık hizmetlerinin de işletme mantığına oturtulması takip ediyor. Devlet hastanelerinin döner sermaye uygulaması ve hükümetin sağlık yatırımlarını özel sektöre bırakacağı doğrultusundaki açıklamaları da aynı amaca yönelik.
AB Sağlık Araştırmaları Merkezi Derneği Başkanı Hasan Hüseyin Yıldırım da; AB’nin
sağlık alanındaki rol ve sorumlulukları ağırlıklı olarak “yetki ikamesi ilkesi” çerçevesinde şekillendiğini, ağırlıklı olarak hastalıkların önlenmesi ve sağlığın korunmasına yoğunlaştığını vurguluyor. Sağlık hizmetlerinin sunumu ve finansmanı sorumluluğunu üye ülkelere bırakan AB, son dönemlerde iç pazar dinamikleri çerçevesinde sağlık profesyonellerinin ve hastaların serbest dolaşımı konularında daha fazla rol ve sorumluluk almaya başladı. AB ile eşit standartlarda olması hedeflenen hastanecilik sisteminde ilk etapta 100’ün üzerindeki kadro başlığına karşılık Türkiye’de 80 tane bulunması dikkat çekiyor. Yıldırım’ın yaptığı araştırmaya göre başhekim yardımcısı ve müdür yardımcısı sayılarındaki yükseklik de bir dengesizlik unsuru. Yönetim kadrosunda profesyonellerin yüzde 80’inin formal bir eğitimi olmaması Yıldırım’ın altını çizdiği bir diğer unsur. Hekim dışı sağlık personelinin dil problemi ve diploma denklik sorununa da çözüm gerekiyor.
3.Yabancı Hekime Açılan Yol AB Gereği
Yabancıların çalışması konusunda da AB ile uyumsuzluklar var. Hemşirelik Kanunu sadece Türk vatandaşı kadınların bu mesleği icra etmesine izin verirken eczacılık da yabancıların yapamayacağı meslekler arasında yer alıyor. AB Tıp Komitesi’nin verdiği ’tam yetki’yi alan hekimler 25 ülkede çalışma, iş yeri açma hakkını kazanacak. Ancak Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’da sadece Türk vatandaşı doktorların Türkiye’de çalışmasına olanak veriyor. Geçtimiz haftalarda gündeme gelen ve eleştirilere hedef olan yabancı doktor tartışmaların ötesinde bu şartın kaldırılması AB ile uyum sürecinin bir koşulu. Yasada yapılacak değişiklik yabancı yatırımcılara olduğu kadar özel sektörün yurtdışı yatırımlarına da umut veriyor. Dünya Göz Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Eray Kapıcıoğlu, Almanya’daki kliniklerinde Türk doktor çalıştıramadıkları için yabancı doktorların hastaları kendi ülkelerinde tutma isteklerinin sağlık turizmini olumsuz etkilediğini söylüyor.
4.Hastane yatırımları artacak
Sağlık turizmi doğrultusunda yurtdışından hasta çekebilmek için AB standartlarında hizmet vermeye başlayacak olan hastanelerden de yatırım atağı bekleniyor. Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği Başkanı Muharrem Usta da Avrupa’nın tek tip sağlık sistemi olamasa da genel kuralları olduğunu ifade ediyor. “Türkiye’deki yeni gelişen sağlık sistemine baktığımızda özel hastanecilik AB sürecinde çok hızlı yol alabilecek. Önümüzdeki dönemde mevcut hastaneler kendilerini revize edeceklerdir" diyen Usta, uluslararası akreditasyon sahibi çok sayıda hastane açılacağını ve Türkiye’nin verimli bir dönem yaşayacağını dile getiriyor.
Usta, küçük hastanelerin de miatlarının dolacağını bu yüzden de o yatırımların karşılık bulamaması gibi bir sorun yaşanabileceğine işaret ediyor. Usta, AB sürecinde Türkiye’deki hastaların da AB kalitesinde hizmet istemeye başlayacağını, dolayısıyla da hastanelerin uluslararası standartlarda yapılanacağını da söyleyerek ekliyor:
“Türkiye bu gelişmeyle Ortadoğu’da, Avrupa’da ciddi bir referans merkezi olabilir. AB zorunluluğu ve GSS’nin özel sektörü kamu hastalarını kapma rekabetine sokmasıyla özel yatırımcılar alanlarını genişletecek".
Usta’nın tahminleri 5 sene içinde ortalama 50 milyon dolarlık yatırımlarla 50-100 büyük hastane açılacağı yönünde.
5.AB’ye Uyum İlaç Sektörüne 300 Milyon Dolar Yatırım Getirdi
Dünyanın önde gelen 35 ilaç üreticisi ülke sıralamasında 16. olan Türkiye ilaç sektörü de AB müzakerelerinden etkilenecek. AB’ye uyumda ruhsatlandırma, tanıtım, fiyatlandırma,
ambalaj ve etiketleme, farmakovijilans ve Türkiye İlaç Kurumu gibi temel alanlarda öngörülen 22 konudan veri imtiyazı dışındaki 21 mevzuat üzerinde, kamusal ve sektörel görüş birliğiyle bazı yönetmelikler yürürlüğe girdi.
Ancak Gümrük Birliği ile AB uyumu birçok alanda sağlanmış olsa da ilaç sektöründe veri koruması gibi konular hala tartışılıyor. Müzakere sürecinde veri koruması konusu Malların Serbest Dolaşımı ve Fikri Mülkiyet Hakları başlıklarında ele alınacak. Jenerik ve orijinal ilaç üreticilerini karşı karşıya getiren bu noktada AB’nin direktifi ile 8 yıllık veri koruması süresi 2 yıllık pazarlama imtiyazı ve ilaca eklenen bir endikasyonun onaylanmasıyla bir yıl daha uzuyor.
Jenerik ilaç üreticileri 1996’da doğrudan uygulamaya geçen veri koruma süresinde başka ülkelere tanınan geçiş süresinin verilmediğini ve birçok ilacın anlaşma gereği üretilemediğini savunuyor. Ancak AB’nin şartları kesin. Mevzuat uyumu sağlanamazsa Türk üreticileri AB ülkelerinde satış yapamayabilir. Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği Başkanı Engin Güner’e göre uyum sürecinde ruhsatlandırma ve geri ödeme sistemleri de ele alınmalı. Güner, müzakerelere hazırlık çerçevesinde yürütülen çalışmaların sektörde önemli çapta istikrar sağladığına da dikkat çekiyor:
“Son iki yılda araştırmacı ilaç firmalarının yatırımları 300 milyon doları buldu. Fikri mülkiyet haklarının uygulanması haksız rekabet ortamı yaratan koşulları giderecektir. Ar-ge çalışmaları için uygulanacak akılcı politikalar, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını teşvik edecektir”.
Güner’e göre, sürecin sonunda Türkiye’de güçlü, yüksek teknolojiye sahip ve ihracat kapasitesi şimdikinden çok daha fazla olan bir ilaç sektörü ortaya çıkacak.
Sağlık Bakanlığı ise ilaç sektörünün AB ile uyum sürecini denetlemek ve ilaçların fiyatlandırılması gibi tartışmalara son vermek için AB’ye uyumlu hale getirilen yönetmeliklerin uygulanma koşullarını belirleyecek kılavuzlarını hazırlayacak “Türkiye İlaç Kurumu” adıyla yeni bir yapılanmaya gidiyor.[5]
SONUÇ
İnsanoğlu için en vazgeçilmez konu sağlıklı olmak, en kaçınılmaz olgu yaşlılık, en çok arzu edilen şey seyahat edip rahatlamak ve dinlenmektir.
Devletler için en önemli konu vatandaşının huzurlu ve sağlıklı olmasını temin etmek, aynı zamanda ülkelerinin ekonomik dengesini korumaktır. Ama şu bir gerçek ki, tüm dünyada sağlık hizmetlerinin maliyetleri hızla artıyor, toplum yaşlanıyor ve yaşlı bakıma ayrılan payı giderek artıyor.
Son yıllarda, özellikle gelişmiş olan ülkelerde sağlık hizmetlerinin ve yaşlı bakımının maliyetlerini düşürmek için bir arayışa girilmiştir. Bu arada verilen sağlık bakım hizmetlerinin kalitesinden ödün verilmemeye çalışılmaktadır
Türkiye’ye gelince ;
Son yıllarda dünyada tanınmaya, ekonomisi büyümeye, turizm ve sağlık sektörü güçlenmeye başlamıştır.
Ülkemizin sağlık alanında yaptığı devrin niteliğindeki ilerlemeler hem resmi hem de özel sağlık kuruluşlarının büyümesine, modernleşmesine ve Avrupa standartlarına yaklaşmasını sağlamıştır. Özellikle İstanbul, İzmir ve Ankara gibi illerimizdeki hastaneler Avrupa hastanelerini aratmamaktadır.
Bunun yanı sıra, ülkemiz jeotermal kaynaklarımız açısından dünyada 7. sıradadır. Kaplıca turizmi alanında hızla yeni, modern ve büyük tesisler yapılmaya başlanmıştır.
Türkiye’nin iklimi, coğrafyası, yaylaları, Toros ve Bolu Dağları yaşlı tatil köyleri için büyük bir potansiyel oluşturmaktadır. Kısacası, Türkiye sağlıkta, kaplıca da, yaşlıların tatil köyleri, bakım evleri ve tatil evleri için dünyada gözde bir ülke olmuştur.
Türkiye sağlık turizminin ekonomik ve kalite olarak sunulmasında lider bir ülke olmuştur. Bizler yurtdışından hem hasta, hem yaşlıların tedavisi, bakımı ve sağlık turizmi için yabancı yatırımcıların yatırımını bekliyoruz. Yurtdışından gelecek hasta ve yaşlıların hizmetine hazırız.
7. SWOT ANALİZİ
GÜÇLÜ YÖNLER:
1.Türkiye’nin bir turizm cenneti olması
2.Tedavi maliyetlerinin diğer ülkelere göre daha düşük olması
3.Jeotermel kaynak açısından dünyada ilk 7 ülke arasında olmamız
4.Plastik cerrahi, göz, ortopedi, kalp cerrahisin de dünya çapında cerrahlarımızın olması
5.Müslüman bir ülke olarak Orta Doğu ve Orta Asya ya yakın olmamız (jeopolitik yapımız )
ZAYIF YÖNLER:
1.Sağlık sistemi alt yapısının yeterli olmaması
2.Sağlık turizmi konusundaki çalışmaların çok koordineli olmaması
3.Özellikle hemşire konusunda hem sayısal hem nitelikli eleman sorunu olması
4.Kaplıca turizminde sosyal güvenlik kurumlarının ödediği ücretin maliyetlerinin çok altında olması
5.T.C. hükümeti ve özel sektörün Avrupa sigortalarıyla çok sıkı ilişkileri yoktur.
TEHDİTLER:
1.Doktor mezun eden üniversitelerin AB.’ye akredite olmaması
2.Tedavi sırasında hekimin yükümlülükleri (hekim sorumluluğu yasası)
3.Malpraktis
4.Bir iki malpraktisle tüm pazar kapanabilir.
FIRSATLAR
1.Turizmin mekan ve zaman açısından yayılması
2.Bu gruba sunulan hizmet bedeli yurtdışından türkiyeye döviz olarak dönecektir
3.Ülkemizin yurtdışındaki imajı ve sağlık alanındaki gücü artacaktır.
4.Kaplıca turizminin ivme kazanmasıyla hem turizm hem de kara, hava ve deniz ulaşımında çalışacak mesleklerin ön plana çıkması ve bu alanda çalışacak kişilere ihtiyaç duyulması
5.Yabancı yatırımların bir bölümünün sağlık alanında olması sağlık personeli için(doktor, hemşire, laborant, teknisyen vb. ) yeni iş alanları anlamına gelir.
KAYNAKLAR
1-www.saglikturizmiturkiye.com
2-www.saglik.gov.tr/extras/temelcevreprojeler/turizm_sa.htm
3-http://saglikturizmi.org
4-www.acikgazete.com/?newsid=15521&category=106
5-www.kobifinans.com.tr
[1] www.saglikturizmiturkiye.com
[2] www.sglik.gov.tr/extras/temelcevreprojeler/turizm_sa.htm
[3] http://saglikturizmi.org
[4] www.acikgazete.com/?newsid=15521&category=106
[5] www.kobifinans.com.tr