SAĞLIK YATIRIMLARINDA FİZİKİ MEKAN STANDARTLARI
Bu çalışma Yrd.Doç.Dr.Ferhat SAYIM Yönetiminde Yüksek Lisans Öğrencisi Dr.Çiğdem YAZICI ERSOY tarafından hazırlanmış 1.Aşama Araştırmadır.(2007)
www.hastaneyonetimi.net
Özet
Bu çalışmada, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde uygulanan sağlık yatırımlarında fiziki mekan standartları ele alınmaktadır.Son yılların en hızlı büyüyen, hem devlet hem de özel sektörün yatırım için en çok araştırma yaptığı alanlardan biri olan hastane yatırımları, kaliteyi ön plana çıkarmak için standardizasyonu mutlak gerekli görmektedir. Bunun için, yatırımcılar hastanelerin arsa seçiminden mimari alt yapısına kadar planlanıp yapılandırılması, uygun mekan modelinin belirlenmesi, güncel teknoloji ile donatılması ve işletmeciliği konularında standardizasyona gitmeye çalışmaktadırlar. Bu anlayış, son yıllarda sağlık hizmetlerinde belirgin bir artışın yaşandığı ülkemizde de araştırılmış ve sağlık yatırımlarında fiziki mekan standardizasyonu sorgulanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Sağlık yatırımları,fiziki mekan, standardizasyon
STANDARDS OF PHYSICAL SPACE IN HEALTH INVESTMENTS
Abstract
Standards of physical space in health investments in developed and developing countries are discussed in this project. Hospital investment, on which a considerable amount of investigations are done by both governmental departments and private venture for investment and which is one of the fastest growing fields in recent years, requires standardization to bring quality foremost. In order to achieve this end, investors try to standardize planning and structuring - from selecting a building site to architectural infra-structure - , determination of appropriate space model, equipping with contemporary technology and administration. This concept was investigated in our country, where an evident increase in healthcare facilities has occurred, and standardization of physical space in health investments was questioned.
Keywords: Health investments, physical space, standardization
İÇİNDEKİLER
Giriş
I.BÖLÜM
SAĞLIK YATIRIMLARI
1. GENEL OLARAK SAĞLIK YATIRIMLARI
1.1. Sağlık Yatırımı Olgusu ve Tanımlar
1.1.1. Sağlık Yatırımı Olgusu
1.1.2. Sağlık Yatırımı Tanımları
1.2. Sağlık Yatırımı Sebepleri ve Türleri
1.2.1. Sağlık Yatırımı Sebepleri
1.2.2. Sağlık Yatırımı Türleri
2. SAĞLIK YATIRIMI POLİTİKALARI
2.1. Devlet Politikaları
2.2. Özel Sektör Politikaları
3. SAĞLIK YATIRIMI SONUÇLARI
3.1. Erken Vadeli Sonuçlar
3.2. Geç Vadeli Sonuçlar
II. BÖLÜM
SAĞLIKTA FİZİKİ MEKAN
1.GENEL OLARAK SAĞLIKTA FİZİKİ MEKAN
1.1. Sağlıkta Fiziki Mekan Tanımı ve Önemi
1.1.1. Sağlıkta Fiziki Mekanın Tanımı
1.1.2. Sağlıkta Fiziki Mekanın Önemi
1.2. Sağlıkta Fiziki Mekan Planlaması
1.2.1. Mimari Planlama
1.2.2. Klinik Planlama
2.SAĞLIKTA FİZİKİ MEKAN PLANLAMASINDA YENİ TRENDLER
2.1. Bina Teknolojileri
2.2. Dijital Hastane
2.3. Türkiye Modeli
III: BÖLÜM
SAĞLIK YATIRIMLARINDA FİZİKİ MEKAN STANDARTLARI
1. GENEL OLARAK SAĞLIK YATIRIMLARINDA FİZİKİ MEKAN STANDARDİZASYONU
1.1. Standardizasyon Tanımı ve Önemi
1.1.1. Standardizasyonun Tanımı
1.1.2. Standardizasyonun Önemi
1.2. Fiziki Mekan Standardizasyon Uygulamaları
1.2.1. Uygun Fiziki Mekan Modeli Oluşturma
1.2.2. Uygun Fiziki Mekan Alternatifi Yaratma
2. FİZİKİ MEKAN STANDARDİZASYON POLİTİKALARI
2.1. Ülkemiz Politikaları
2.2. Dünya Politikaları
I. BÖLÜM
SAĞLIK YATIRIMLARI
1. GENEL OLARAK SAĞLIK YATIRIMLARI
1.1. Sağlık Yatırımı Olgusu ve Tanımlar
1.1.1. Sağlık Yatırımı Olgusu
Günümüzde hizmet sektörlerinin ülke ekonomileri içindeki yerleri, bir kalkınmışlık ölçütü olarak karşımıza çıkmaktadır. Son 30 yıllık süreç içinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hizmet sektörlerinin ulusal ekonomilerdeki payının hızla arttığı görülmektedir. Sağlık ta bir hizmet sektörüdür ve özellikle ülkemizde 2000’li yıllardan itibaren, sağlığa genel bütçeden ayrılan pay düzenli olarak artmaktadır. Bu durum, değişen teknolojik koşullara bağlı olarak, sağlık hizmetlerinin daha kaliteli, daha konforlu ve daha ucuz bir şekilde halka ulaştırılmasını gerekli kılar. İşte bu aşamada, sağlık hizmeti veren tüm sektörlerde yatırım yapma gereksinimi gündeme gelmektedir. Birinci hedefi, bilimsel ve kaliteli sağlık hizmeti vermek olan yeni sağlık kuruluşlarının yapılandırılması, donanımı ve işletmeciliği için planlanan her türlü hizmet bir sağlık yatırımıdır.Halkın sağlık ve sosyal hizmetler alanındaki her türlü ihtiyacına cevap verecek altyapı ve organizasyonları; kurmak, işletmek ve desteklemek, sağlıklı yaşam ve sağlıklı çevre için; proje destek ve danışmanlık hizmetlerini yürütmek, bu konularda yetişmiş personel temin etmek, verimlilik ve karlılıkla doğru yönetim sergilemek, elde edilen karı sosyal projelere dönüştürmek sağlık yatırımlarının ana başlıklarıdır.
1.1.2. Sağlık Yatırımı Tanımları
Hastanelerin veya sağlık kuruluşlarının tanımına bakılacak olursa, sağlık kuruluşları; barışta ve savaşta, hasta ve yaralıların, hastalığından şüphe edilenlerin ve sağlık
durumları kontrol edilmek istenenlerin, ayaktan veya yatarak müşahede, muayene, teşhis,
tedavi, ameliyat ve rehabilite edildikleri, aynı zamanda doğum hizmetleri verilen ve tüm bu
amaçlar için gerekli sıhhi ve fenni koşulları taşıyan tedavi kurumlarıdır. Bu söylem irdelendiğinde, sağlık yatırımı tanımları da kendiliğinden gelişmektedir. Sağlığı korumaya ve tedavi etmeye yönelik her türlü planlama, projeleme, mekan, donanım ve yardımcı hizmetler sağlık yatırımları kapsamındadır. Bu nedenle, sağlık yatırımlarını kabaca şu şekilde tanımlamak mümkündür:
· i) Alt yapı ve projeleme yatırımları: Bu bölümde ideal bir sağlık kuruluşunun alt yapı ve mimari teknikleri çok detaylı olarak araştırılıp, yatırımlar buna göre biçimlendirilir. Atık sistemleri, radyasyon izolasyonları, modern ameliyathane, servis, yoğun bakım, laboratuar dizaynları, otopark, bekleme salonları ve çevre düzenlemesi hep bu yatırım grubu içinde yer almaktadır.
· ii) Uygun mekan yatırımları: Bu bölümde, kurulması planlanan sağlık kuruluşunun geniş bir interlanda, istenildiği ölçüde rahat, çabuk ve verimli hizmeti verebilmesi için gerekli mekan yatırımı araştırılır. Arazi seçimi, zemin etüdleri, ulaşım seçenekleri, çevrede bulunan yan kuruluşlar (eczane, pastane market vs) bu yatırım planı içindedir.
· iii) Donanım yatırımları : Teknolojinin gelişen koşullarına uygun olarak sağlık kuruluşunun ihtiyacı olan malzemelerin temini için gerekli yatırımdır. Her türlü alet ve ekipman ( her türlü cihazlar ), hizmet için gerekli olan tüm eşyalar ( masa, sandalye, yatak, nevresim takımı vs.) bu grup içinde yer almaktadır.
· iv) Teknik hizmet yatırımları : Sağlık sektöründe, mevcut alet ve ekipmanların bakımı, temizlik, güvenlik, dosyalama ve arşivleme, bilgiişlem gibi bir çok konuda teknik hizmet ihtiyacı bulunmaktadır. İdeal bir sağlık yatırımında mutlaka göz önünde bulundurulması gereken bir konudur.
· v) Araştırma ve geliştirme yatırımları: İlk bakışta, sağlık sektörü ile dolaylı olarak ilgili gibi düşünülse de sağlık yatırımlarının en önemli bir ayağı da bu konudur. Hayvan ve deney laboratuarları, ilaç, tıbbi malzeme ve cihaz geliştirme laboratuarları önemli sağlık yatırımlarıdır.
1.2. Sağlık Yatırımı Sebepleri ve Türleri
1.2.1. Sağlık Yatırımı Sebepleri
Sağlık yatırımları, ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ne olursa olsun, her zaman gündemdedir, ancak bu yatırımları yapan sektörler değişiktir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sağlık yatırımları özel sektörlere doğru kayarken, az gelişmiş ülkelerde yatırımcı daha çok devlettir. Bu ülkelerde, halkın fakir olması, sosyal güvenlik kurumlarının tam organize olmaması, ileri teknolojiyi iyi takip edememe, özel sektör yatırımlarına kısıtlama getirmektedir. Oysa gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde durum değişiktir. Giderek yaşlı nüfusun artması, bu yaşlara özgü hastalıkların çoğalması, sosyal güvenlik kurumları ve sigorta şirketlerinin daha fazla sayıda kişiye hizmet vermesi, hastaların gelişmişlik düzeyine bağlı olarak daha kaliteli, daha konforlu ve daha bilimsel tedavi yöntemlerini ve mekanlarını tercih etmeleri gibi sebeplerden dolayı; bu ülkelerde başta özel sektörler olmak üzere sağlık yatırımları fazladır. Yine bu sebeplerden dolayı son yıllarda sağlık turizmi başlamıştır. Bir çok hasta; daha ucuz, daha kaliteli sağlık hizmeti sunan yabancı ülkelere tedavi amacı ile gitmektedir. Bu durum o ülkelerdeki sağlık yatırımlarının artmasına neden olmaktadır. Ülkemizde göz hastalıkları merkezleri, tüp bebek üniteleri, açık kalp cerrahisi, organ nakli, eklem ortez ve protez ameliyatları, estetik ve plastik cerrahi operasyonları yapılan merkezler sağlık turizmine çok fazla hizmet verdikleri için bu alanda yapılan yatırımlar da fazladır. Yapılan araştırmalara göre, yurtdışından hasta çekebilmek için AB standartlarında hizmet veren ve vermeye başlayacak hastaneler için ciddi bir yatırım atağı beklendiği görülmektedir. Son yıllarda, özellikle lazer ile yapılan göz ameliyatlarına yabancıların ilgi göstermesiyle birçok özel göz hastanesi Akdeniz ve Ege'de yeni projelere için şimdiden yatırım yapmaya başlamıştır. Son 3 yılda, 20 bini aşkın yabancı hasta Türkiye'de göz ameliyatı olup özel sağlık kuruluşları ve tur acentelerinin hazırladığı paket programlarla beş yıldızlı tatil yapmaktadır.Lazer ameliyatları, Amerika’da ve Avrupa’da sosyal güvenlik sistemlerin veya sağlık sigortaların kapsamı içinde olmayan bir ameliyat, estetik cerrahi sınıfına giren bir operasyon olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla bunu, kişiler hangi ülkede olursa olsun kendi cebinden finanse etmek zorundadır. Bu ameliyatların Avrupa’da Hollanda ve Almanya’daki fiyatları 3000 ile 4000 Euro arasında değişmektedir. Oysa ülkemizde, lazer ameliyatları ortalama 600 Euro’ya yapılmaktadır. Bu durum, özel sektörlerin bu tür hastaneler için sağlık yatırımı yapmasını kolaylaştırmaktadır. Ülkemizde, yataklı sağlık hizmetlerinin uluslararası standartların altında kaldığı ve bu hizmetlere olan talebin her geçen gün arttığı bölgelerde de dünya standartlarında teşhis ve tedavi hizmetlerini verecek sağlık yatırımları giderek artmaktadır. ( 1 )
1.2.2. Sağlık Yatırımı Türleri
Sağlık kavramı çoğu kez ‘hasta olmama’ şeklinde hastalık kavramı ile iç içe kullanılmaktadır. Oysa hipokratik yaklaşıma göre, sağlık ve iyilik hali, insanın çevresindeki ısı, rüzgar, toprak ve yiyecekler ile kendisine ait olan yeme-içme alışkanlıkları, cinsel yaşam, çalışma ortamı gibi bir dizi özel şartlar arasındaki dengeden oluşmaktadır. Bugün yaygın olarak kullanılan sağlık tanımı, Dünya Sağlık Örgütünün kuruluş yasasında yer alan tanımdır. Buna göre sağlık, ‘sadece hastalık ve sakatlık halinin olmayışı’ değildir, bedensel, ruhsal ve sosyal tam bir iyilik halidir. Bu tanımdan hareketle, sağlık yatırımları
· i) Koruyucu sağlık hizmeti yatırımları
· ii)Teşhis edici sağlık hizmeti yatırımları
· iii)Tedavi edici sağlık hizmeti yatırımları
· iv)Araştırma ve geliştirmeye yönelik sağlık hizmeti yatırımları şeklinde sınıflanabilir.
2. SAĞLIK YATIRIMI POLİTİKALARI
2.1. Devlet Politikaları
Devletlerin tıpkı eğitim politikası, tarım politikası, hayvancılık politikası gibi bir sağlık politikası mevcuttur. Hükümet programları bu devlet politikalarının daha etkin kılınabilir ve daha yararlı hale getirilmesi için vardır.“Eğitimde ve sağlıkta eşitlik esastır” deniyorsa, bu bir devlet politikasıdır. Hükümet programları, bu esası uygulanabilir kılmaya yönelik olmaktadır. Program, sağlık hizmetlerine ulaşımda ayrıcalıklı sınıflar yaratacak yeni politikalar üretiyorsa, devlet politikası doğru değildir. Bu nedenle, devlet eliyle sağlık sektöründe bir yatırım düşünüldüğünde, bunun makro ölçekli stratejik kararlara uyum
göstermesi gerekmektedir. Bu durum yatırım işlevlerinin sürdürebilmesi bağlamında da yaşamsal bir öneme sahiptir. Yatırım yapılması söz konusu olan bölge veya bölgelerin sosyo-ekonomik, coğrafi ve kültürel verileri devlet yatırımlarında önemlidir. Ancak bunun yanı sıra yatırım olanakları ve bulunabilecek arazi veya binalarda değişen oranlarda belirleyici olmaktadır. Olasılıkların tespiti ve bunlar arasında mukayeseli bir tablo çıkarılması ve “talep”araştırması yapılması “arz” kararlarının daha geliştirilmesine olanak sağlamaktadır.
Faaliyet alanı ve kapasitesi üzerindeki kararların hedef kitle kararları ile uyumluluğunun
sağlanması önemlidir. Arazinin seçiminde karlılık, verimlilik yanısıra işlevi dolayısıyla aldığı hedef kitle ile ilişkisi bağlamında ; yoğun yerleşim içerisinde yer alması olasılıklarının gözden geçirilmesi gerekmektedir.Sağlık yatırımları belli başlı iki elden yapılmaktadır. Bunlardan birisi, kamu sektörü, diğeri ise özel sektördür. Sağlık sistemine, özellikli bir hizmet alanı olmasından dolayı, büyük ölçüde özelleştirmeci serbest piyasa dinamiklerinin egemen olduğu söylenebilir. Özellikle 2000’li yıllarda sağlığa genel bütçeden ayrılan pay düzenli olarak artmış, diğer yandan sağlık alanına kamu sigorta fonlarından yapılan kaynak aktarımı kapasitenin çok üzerinde gerçekleşmiştir. Dolayısıyla günümüzde genel bütçe veya diğer fonlar aracılığı ile kamudan sağlığa ayrılan payın yetersizliğinden söz etmek yersizdir. Denilebilir ki, kamu sağlık sistemine (piyasasına) kaynak pompalar olmuştur. Kaynak kamusal alandan çıkmakta (% 90) ama büyük oranda özel sağlık alanına akmaktadır.(% 50’nin üzerine çıkmıştır) Sağlıkta Dönüşüm Programında kamu yönetiminin temel fonksiyonu, sağlıkta özelleştirme sürecini yönetmek olarak belirlenmiş görünmektedir. Özel sağlık sektörünü geliştirmenin en kestirme yolu ise artırılan kamu kaynaklarını doğrudan veya dolaylı olarak serbest piyasaya aktarmaktır. Merkezi hükümetin bugün yürütmekte olduğu program budur.(2,3)
2.2. Özel Sektör Politikaları
Kamu sektörü dünyanın en büyük ve en eski sektörüdür. Özel işletmeler gibi kamu sektörü de toplumun ortak ihtiyacı olan mal ve hizmetleri üretmektedir. Günümüzde devlet, toplumun temelihtiyaçlarını karşılamak için ekonomik sistemde bir üretici, bir firma gibi hareketetmektedir. Son yıllarda yaşanan ekonomik şartlardaki önemli değişiklikler sebebiyle uluslararası kamu yönetimi bilimi çok önemli değişimler geçirmektedir. Bu değişimlerhem kamu yönetimini bilimin kavramsal yapısında hem de kamu yönetiminin uygulamalarında yaşanmaktadır. Kamu yönetiminde yönetimin genel amacı, kamuya yararlı olmaktır. Kamu, kamunun gereksinimlerini gidererek toplumu oluşturan bireylere hizmet götürür. Ancak son yıllarda, kamu bazı hizmet sektörlerini yavaş yavaş özel sektöre bırakmaya başlamıştır. Bu hizmet sektörlerinden birisi ülkemizde sağlık sektörüdür.Son yıllarda özel sektörün sağlık alanındaki yatırımlara büyük ilgi göstermesinin sebebi Türkiye ekonomisinde de yaşanan büyük dönüşümlerdir. Kronik enflasyona karşı mücadelenin bir aracı olarak; kamu sektörü sağlık harcamaları, gayrısafi yurtiçi hasılanın %4’leri seviyesinde tutulmuş, genel ve katma bütçede sağlığa ayrılan paylarda önemli kesintilere gidilmiştir. Bu, kamu tarafından sağlanan sağlık hizmetlerinin hem niteliksel hem de niceliksel olarak hedeflenen gelişmişlik standartlarının altında kalmasını beraberinde getirmiş, sağlanan teşviklerle özel sektörün bu alanda yatırım yapması kolaylaştırılmıştır. Son 10 yılda kişi başına 51 A.B.D. Doları olan sağlık harcamalarının Dolar bazında %175 artarak 140 Dolar seviyesine, hastanelerde çalışan uzman hekim sayısının %139 artarak 27 000’ler seviyesine ulaşması özel sağlık hizmetlerini kişisel ve kurumsal yatırımcılar için oldukça cazip bir hale getirmiştir.Ayrıca ülkenin demografik yapısında gerçekleşen dramatik değişimler, yaşlanan nüfus, hastalıkların görünümündeki değişiklikler, yeni teknolojilerin piyasaya girişi, sağlık masraflarındaki büyük artış gibi faktörler sektörde faaliyet gösteren firmaların iş stratejilerinde ciddi değişim yapmalarını gerektirmiştir.Özetle;
-
i) Kamunun sağlık hizmetlerine ayırabildiği tam yeterli olmayan kaynaklar gelişmiş ülkeler standardında sağlık hizmetlerinin sağlanmasını nispeten imkansız kılmakta, bu alanda özel sektör girişimlerine doğru bir yönelime yol açmaktadır;
-
ii) Son yirmi yılda hükümetlerin politikası özel sağlık girişimlerinin teşviklerle desteklenmesi yönündedir, bu eğilimin sürmesi beklenmektedir;
-
iii)Hızla gelişen sağlık ve yaşam sigortaları özel sağlık hizmetlerine artan miktarlarda gelir getirebilecek yöndedir. (4)
3. SAĞLIK YATIRIMI SONUÇLARI
3.1. Erken Vadeli Sonuçlar
Özellikle ülkemizde sağlık yatırımlarının giderek artması sonucunda, mevcut sağlık merkezlerinin sayılarının çoğalması, daha konforlu ve daha modern hale gelmesi beklenmektedir.Bu yatırımlar sayesinde, sağlık sistemimizde şu an hizmet veren AB sürecinde çok hızlı yol alabilecek kapasiteye ve standarda sahip özel hastane sayısının artacağı düşünülmektedir. Bu bağlamda, mevcut özel hastanelerin kısa sürede kendilerini revize etmeleri beklenmektedir. Uluslararası akreditasyon sahibi hastane sayımızda büyük bir artış olması yine bu yatırımların erken vadeli sonuçları olarak değerlendirilmektedir.Özellikle 11 Eylül'den sonraki gelişmelerle birlikte sağlık hizmeti almak için Müslüman Türkiye'yi seçen zengin Arap ülkeleri sağlık sektöründeki yatırımlara bir ivme kazandırmıştır. ABD'den vize almakta zorlanan Arap dünyası yüzünü Türkiye'ye çevirince ABD'deki ünlü hastanelerin Türkiye'ye hastane yatırımı yapmasına zemin hazırlamıştır.
Bahreyn, Kuveyt, Katar, Dubai, Suudi Arabistan hem sağlık hizmeti alabilmek için gelen hastalarıyla hem de bu alanda yatırım yapmak isteyen işadamlarıyla Türkiye'yi ve öncelikle İstanbul'u seçmeye başlamıştır. Araplar yurtdışında kurmak istedikleri hastaneler için öncelikli ülkeler arasında Türkiye'yi görmektedirler. Arap sermayesiyle kurulacak hastane sayısının yaklaşık 200 civarında olduğu tahmin edilmektedir ve
Amerikan hastanelerinin en büyük müşterilerinden olan Arap hastaların artık ülkemiz için bir gelir kaynağı olacağı düşünülmektedir. Ayrıca, İtalya ve İngiltere’nin de ülkemizde ciddi sağlık yatırımları yapacağı tahmin edilmektedir.(3) .
3.2. Geç Vadeli Sonuçlar
Mevcut ve olması muhtemel sağlık yatırımları sonucunda Türkiye'nin Ortadoğu'da ve Avrupa'da ciddi bir sağlık referans merkezi olabileceğine dair beklentiler mevcuttur. AB'ye uyum zorunluluğu ve Genel Sağlık Sigortası'nın özel sektörü kamu hastalarına açması özel yatırımcıların alanlarını genişletecek ve ülkemizin hem halkına hemde yabancılara kaliteli ve ucuz sağlık hizmeti vermesini sağlayacaktır.
II. BÖLÜM
SAĞLIKTA FİZİKİ MEKAN
1.GENEL OLARAK SAĞLIKTA FİZİKİ MEKAN
1.1. Sağlıkta Fiziki Mekan Tanımı ve Önemi
1.1.1. Sağlıkta Fiziki Mekanın Tanımı
Sağlık hizmeti veren her türlü yapının işgal ettiği alana fiziki mekan denilmektedir. Sağlık ocakları, poliklinikler, dispanserler ve hastanelerin üzerinde yer aldığı arazi fiziki mekan olarak kabul edilir. Ancak, bu sağlık merkezleri içinde yer alan birbirinden bağımsız üniteler de fiziki mekan kapsamına girer. Buna dayanarak, bir hastaneye ait poliklinik odaları, laboratuarlar, yoğun bakım üniteleri, ameliyathaneler, yataklı bölümler, idari binalar, yemekhane, kantin, morg hatta bahçe ve otopark bile hastanenin fiziki mekanını oluşturur.
1.1.2. Sağlıkta Fiziki Mekanın Önemi
Sağlık kuruluşu inşa edilecek alanın veya sağlık kuruluşuna dönüştürülecek binanın özellikleri, bu konuda yapılacak yatırımın doğru ve verimli olup olmamasında son derece etkili bir unsurdur. Bu nedenle sağlık yatırımlarında beklenen başarı büyük ölçüde fiziki mekan seçimine ve planlamasına bağlıdır. Sağlık yatırımı planlanırken, halkın talebi mutlaka gözden geçirilmelidir. Aynı interlanda hizmet eden, hastaların talebini karşılayan birden fazla sağlık merkezinin bulunduğu bir alana sağlık yatırımı yapmak, istenen sonucu vermeyecektir. Yine günün teknolojik gelişmelerini yakalayamamış, iç dizaynı ile istenen konforu sağlayamayan bir sağlık yatırımı büyük oranda verimsiz olacaktır. Günümüzde, artık kişilerin beklentileri farklılaşmıştır. Geçmişin ‘hastaneyi satın almayacağım, önemli olan iyileşeyim’ düşüncesi, artık yerini, en son teknoloji ile donatılmış, kolay ve rahat ulaşılabilir, bina iç dizaynı düzenli ve yeterli olan sağlık merkezlerinden hizmet alma şekline dönüşmüştür. Yeni bir yatırım yapılırken öncelikle atılması gereken adım, o yatırımın yapılacağı bölgenin bir sağlık yatırımına ihtiyaç duyup duymadığıdır. Bu ihtiyaç hissedilmiş ve görülmüşse diğer aşamalar hızla katedilir ve uygun fiziki mekan seçilir.(5,6)
1.2. Sağlıkta Fiziki Mekan Planlaması
1.2.1. Mimari Planlama
Sağlık yatırımlarında mimari planlama denildiğinde ilk önce, sağlık kuruluşunun bina şekli akla gelmektedir. Ancak bundan daha önce gelen, sağlık kuruluşunun bina ve arazi yapısının özelliklerinin saptanmasıdır. Bunun için, hastane veya sağlık kuruluşunun, konum itibarıyla fay hatlarının kesişme noktaları üzerinde olup olmadığının kontrol edilmesi gerekir. Bundan birkaç yıl öncesine kadar üzerinde durulmayan ya da fazla araştırma yapılmayan bu konu günümüzde fiziki mekanın mimari planlamasında son derece önemlidir. Yine aynı şekilde sağlık kuruluşu binasının yeterli zemin etüdü yapılmadan örneğin dere yatağı üzerine yapılması iyi bir sağlık yatırımı yapılmadığının bir göstergesidir. Sağlık kuruluşunun il ve ilçe merkezlerine yakınlığı, ulaşım kolaylığı, hastaların bu sağlık kuruluşunu tercih etmelerinde çok önemli olduğu için mimari planlama içinde değerlendirilmelidir. Sağlık kuruluşu binasının, amacına uygun bir şekilde çalışabilmesi için ( sadece poliklinik, genel hastane, özel dal hastanesi gibi) hem fiziki hem de işlevsel olarak uygun şartları sağlaması gerekmektedir. Bu nedenle hastanede bulunması gerekli olan değişik amaçlı ünitelerin kurulma imkanı olup olmadığı ya da ileri ki dönemlerde bu tür ünitelerin açılmasına imkan sağlayacak mekanların var olup olmadığı araştırılmalıdır. Özellikle yaz aylarında, hastane ortamının aşırı sıcak ve nemli olmasını engelleyecek, bina modeli ve malzeme seçimi yapılması gerekmektedir. Kısacası,bir hastane veya sağlık kuruluşu ortaya koyarken o hastanenin projesinin özgün bir proje olmasına ve bir hastane için ideal olup olmamasına çok dikkat etmek gerekir.Günümüzde, hastalar yeterince bilinçlendiği için, hangi hastanenin hangi teknolojik donanıma sahip olduğunu ve ihtiyaçlarını ne derecede karşılayabileceğini kolayca tahlil edebilmektedirler. Bu nedenle hastaların talepleri doğrultusunda ve yeni tıbbi ve teknolojik gelişmeler ışığında yatırımların planlanması gerekmektedir. (5)
1.2.2. Klinik Planlama
Sağlık yatırımlarında verilecek hizmetin niteliği, klinik planlamada son derece önemlidir. Genel hastane ile özel dal hastanesinin klinik planlaması aynı olamayacağı gibi, devlet hastanesi, eğitim hastanesi ve özel hastanenin klinik planlaması da aynı olamaz. Burada belirleyici faktör, yatırım yapılan sağlık kuruluşunun, hangi alanda , ne kadar kişiye ve nasıl hizmet vereceğinin tespit edilmesidir. Örneğin, sadece poliklinik bazında hizmet veren bir sağlık kuruluşunda, sadece ayaktan hasta kabulü olacağı için, klinik planlama daha basit olabilecekken, dal hastanesinde ( göz hastanesi, kalp-damar cerrahisi hastanesi, göğüs hastalıkları hastanesi, kadın- hastalıkları ve doğum hastanesi gibi) daha karmaşıktır. Buna karşılık genel hastanede birden fazla branş ve birden fazla değişik hizmet türü olduğundan, klinik planlama çok daha zordur. Ayrıca, sağlık kuruluşlarının devlet veya özel sektör eliyle işletilmesi de klinik planlamada değişiklik oluşturmaktadır. Devlet hastanelerinde, çeşitli sosyal güvenceye sahip, fazla miktarda ve çoğu kez komplike hasta bakılmaktadır.Bu hastaların tüm ihtiyaçları başvurdukları hastanelerde karşılanmaya çalışılmaktadır. Oysa özel hastaneler, ancak belli sosyal güvencesi olan, çoğu kez daha basit hastalığı olan ve daha az sayıda hastaya hizmet vermektedirler. Bu özellikler karşılaştırıldığında bile özel hastane ile devlet hastanesi klinik yapılanmasının nasıl birbirinden farklı olabileceği ortaya çıkmaktadır.
2. SAĞLIKTA FİZİKİ MEKAN PLANLAMASINDA YENİ TRENDLER
2.1. Bina Teknolojileri
Günümüzde, ideal sağlık yatırımında esas; güveni, saygınlığı ve hasta memnuniyetini temel ilke edinmiş, çalışanları ile bütünleşmiş, kurumsal kimliği ile de öne çıkan, uluslararası düzeyde hastalarının ihtiyaç, istek ve beklentilerini karşılayan, ulaşılabilir, kesintisiz ve güvenilir sağlık hizmetini çağdaş standartlarda sunan kuruluşlar yaratmaktır. Bu sağlık kuruluşlarının; deprem, yangın ve diğer beklenmeyen tüm felaketlere karşı dünya standartlarında güvenlik tedbirleri ile donatılmış, binalarının uluslararası akreditasyon standartları ve hastane mimarisi kurallarına uygun olarak inşa edilmiş olması önemlidir.
Özellikle gelişmiş ülkelerde ( USA; İngiltere gibi) taban izolasyonu olarak da bilinen sismik izolasyon (base isolation), depreme dayanıklı yapı tasarımında yenilik getiren alternatif bir tasarım stratejisi niteliğine sahiptir ve bu seçenek, yeni strüktürlerin tasarımında olduğu kadar, mevcut yapıların, köprülerin ve endüstri tesislerinin, hastanelerin depreme karşı güçlendirilmesinde de kullanılmaktadır.Hastanenin günlük fonksiyonlarını hemen hemen hiç etkilemeden, büyük bir depremde, binayı ve onu kullananları, içerideki alet ve cihazları hasar ve yaralanmalardan koruyacak olan modern sismik yalıtım sistemleri bodrum kolonlarına monte edilmektedir.Sağlık tesisleri ve hastaneler için bu teknolojinin en önemli avantajı, montaj esnasında çevre ve binayı kullananların rahatsız olmamasıdır. "Base isolation" ile güçlendirme esnasında, yapının kullanıcıları ve bina içindeki faaliyetler, inşaat esnasında normal fonksiyonların devamına engel olunmadığı için etkilenmezler. Bu teknoloji hastane binalarında giderek daha fazla uygulanan modern bir yöntemdir. Hastane binasının, hastane projesi ile inşa edilmiş olması da önemlidir. Bugün birçok özel hastanenin derme çatma binalarda ya da işyeri ve ev tipi olarak tasarlanan dairelerde kurulduğu düşünülürse, hastane projesi ile inşa edilen sağlık kuruluşlarının, basit bir ticari anlayışla işletmeye açılmadığı ortaya çıkmaktadır. Sağlık kuruluşu bina yapılarının hiçbir camın açık olmaması hastane hijyenini bozmamayı amaçlamaktadır. Binadaki tüm sistemlerin bilgisayara bağlı olması, ısıtma, soğutma, havalandırma, su yumuşatma, sıcak su ve buhar sistemlerinin otomatik olarak çalışması önemlidir. Ayrıca binada, nem oranını sabitleyici nemlendiriciler buldurulması uygundur. Yangın alarm sisteminin bilgisayarla kumanda edilmesi, basınca dayanıklı yangın hidroforu bulunması, ayrıca kazan dairesi ve mutfak bölümlerinde gaz kaçaklarına karşı gaz alarm sistemi yapılması, ameliyathanelerden yoğun bakım ünitelerine, doğumhaneden, tüm yataklı odalara kadar her birimde tıbbi gaz sisteminin yani acil durumlarda hastaya gerekli olan gaz ünitelerinin kurulmuş olması, hastane katlarına ve odalarına müzik kanalı yerleştirilmesi, uydu yayın sistemi, modern sağlık yatırımlarında gerekli olan fiziki mekan özellikleridir. Ayrıca hastane projesi hazırlanırken özürlüler de unutulmamalıdır. Milyonlarla ifade edilmelerine karşın hayatlarını kolaylaştıracak hiçbir önlemin alınmadığı ülkemizde, hastanelere en çok ihtiyaç duyan gruplardan biri olan özürlülerin ihtiyaçlarını karşılayacak bina teknolojileri unutulmamalıdır. Asansörler ve tuvaletler, özürlü kişiler için de hizmet verecek şekilde tasarlanmalıdır.
Tıbbi atık yani hastane atığı sorunu da Türkiye'nin en ciddi sağlık sorunlardan birisidir. Sık sık hastane çöplükleri, buralardaki sağlıksız çöp toplama yöntemleri eleştiri ve bazen de haber konusu olmaktadır. Binaların tüm bölümlerinde merkezi sterilizasyonun yanı sıra, evsel ve tıbbi atıkların ayrı ayrı toplanacağı soğuk çöp odaları inşa edilmelidir. Bu sayede tıbbi atıkların hem çevre, hem çalışan personel hem de hastane için bir tehlike oluşturmasının önlenmesi amaçlanmalıdır. Ayrıca, sağlık merkezinin inşasında acil girişine özel bir önem verilmelidir. Hastane koridoruna açılan ambulans girişinin üstünün kapalı olması bile unutulmamalıdır. Acil vakaların getirdiği aciliyet için de en kolay ve doğrudan müdahaleyi olanaklı kılacak sistemlerin kurulması gerekir. Ambulanstan indirilen hastaya birkaç saniye içinde muayene ve müdahale edecek alt yapı oluşturulmalıdır. Türkiye'nin hemen tüm hastanelerinde yaşanan acil hastaya müdahalede geç kalınmaması riskine karşı, artık yeni sağlık yatırımlarında işi şansa bırakmaya dönük bir tembelliğe izin verilmemesi amaçlanmalıdır. Hasta ve hasta yakınları için geniş kullanım mekanlarının yaratıldığı hastane binaları günümüzün iyi planlanmış sağlık yatırımlarıdır. İçinde bulunan bahçesi ile hem doğa ortamı hem de doğal aydınlanmadan bolca yararlandırılan bu binaların ayrıca yeterli otopark alanının sağlanması ile tüm kullanıcılar için geniş ve konforlu yaşam alanları haline dönüştürülmesi, ideal sağlık mekanı projesi kapsamındadır. (7)
2.2. Dijital Hastane
Geleceğin modern sağlık kuruluşlarında, hayat kurtaracak olan en önemli şeylerden biri olarak en son bulunan ilaçların yanında, bilgisayar sistemi olabileceği düşünülmektedir. İşte bu yüzden Avrupa çapındaki hastaneler son yıllarda dijital bir dönüşüm geçirmektedir. Dijital hastane altyapısı, geleceğin sağlık hizmetlerinin bir ön gösterimi gibidir. Hem bakımın kalitesini hem de bunu sağlayan kişilerin verimliliğini artıran elektronik sağlık kayıtlarının olduğu bir gelecek şeklinde algılanmalıdır. Pahalı, paylaşılması zor ve kolayca kaybolabilen filmlerin (örneğin röntgenler) dijital görüntülerle yer değiştirmesi anlamına gelmektedir. Karmaşık notlar ve kağıt işlerinden, hasta kayıtlarını tam olarak tutan ve hızlı bir şekilde aktaran ağa bağlı yazılıma geçmek demektir. Doktorlar ve hemşireler sadece bir kaç tıklamayla yüksek çözünürlüklü dijital görüntülere, laboratuar sonuçlarına ve tedavi geçmişine anında erişim sağlayabileceklerdir. Doktorlar sağlık kayıtlarına anında eriştikleri ve teşhis ve tedaviler hakkında daha çok bilgilendirilmiş olarak kararlar aldıkları zaman, zamandan ve paradan tasarruf edilecek ve en önemlisi hayat kurtarılacaktır.Sağlık bakımı alanında bir sonraki devrim dijital hastane dönemidir. Sağlığın korunmasında bir sonraki aşama sadece ilaçlar ile değil, güvenli ve verimli hasta merkezli bakım sağlayan bilgiler sunması için teknolojinin kullanımı ile olacaktır. Avrupa Birliği'ndeki hastaneler, yatırımlarını dijital hastane olabilmek için yoğunlaştırmaktalar. 2010 yılı itibariyle, Avrupa Komisyonu'nun tahminine göre, milli sağlık bütçelerinin yüzde beşi e-sağlık sistem ve servislerine yatırım şeklinde olacaktır. Dijital hastanelerde, cep bilgisayarları, sadece bir 'Kişisel Dijital Yardımcı' olarak kullanılmayıp ayrıca cep telefonları ve çağrı cihazlarının yerini alan 'Tıbbi Dijital Yardımcı' olarak da hizmet verecektir.Hastanede gezinen doktorlar hastaları hakkındaki yeni verileri anında alabileceklerdir. Travma çağrıları, alarmlar ve sıradan mesajların hepsi de kablosuz IP ağı üzerinden tek bir el cihazına gelecektir.Hastanenin hemşire çağrı sistemi, hasta yatağının yanında bulunan terminal vasıtasıyla çalışacak ve hastayı çağrı yöneticisine bağlayacaktır. Sistemin önceden belirlenmiş bir çağrı yönlendirme sırası vardır ve çağrıyı önceden tahsis edilmiş hemşireye göndermektedir. Eğer hemşire belirli bir sürede yanıt vermezse, çağrı bir diğer hemşireye gitmekte ve böylece çağrı yanıtlanana kadar yönlendirilmektedir. İş terimleriyle bahsedecek olursak, çalışanların yeteneklerini en üst seviyede kullanarak verimliliği artırmaktadır. Hasta açısından bakarsak, doğru kişi tarafından doğru zamanda daha fazla özenli bakım sağlamaktadır.(7)
2.3. Türkiye Modeli
Ülkemizde, hastanelerin madde ve insan gücünde tasarruf sağlanmak suretiyle ve atıl kapasiteye yol açılmaksızın, ülke genelinde eşit ve dengeli bir şekilde dağılımını ve yaygınlaştırılmasını sağlamak için; Sağlık Bakanlığına bağlı olarak faaliyet göstermek üzere açılacak bütün genel hastaneler ile özel dal hastanelerinin rasyonel kriterler çerçevesinde yatırım programlarına alınmasına ve kurulmasına ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Buna göre, Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet göstermek üzere, Sağlık Bakanlığı veya üçüncü kişiler tarafından genel hastane veya özel dal hastanesi olarak yaptırılacak yataklı tedavi kurumlarının yatırımları aşağıdaki genel esasları kapsar.
i) Hastaneler, yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli sağlık hizmeti sunulacak şekilde Bakanlıkça gerektiğinde ilgili bakanlıkların da görüşü alınarak planlanır ve koordine edilir.
ii) Hastanelerin kurulmasında ve işletilmesinde kaynak israfına ve atıl kapasiteye yol açılmaması esastır.
iii) Hastanelerin, coğrafik ve fonksiyonel yönden ülke sathında dengeli ve ulaşılabilir bir şekilde yaygınlaştırılması esastır.
iv) Hastanelerin, düşük kapasite ile hizmet vermesine sebebiyet vermeyecek şekilde planlanması gerekir.
Genel hastanelere ilişkin yatırım tekliflerinin incelenmesinde ve değerlendirilmesinde şu kriterler gözönünde tutulur:
i) Her bir mülkî idare biriminde yeni hastane kurulması planlanırken, o birimin merkez nüfusu, coğrafî durumu, ulaşılabilirliği, nüfus artış hızı gibi kriterler dikkate alınır.
ii)Belde ve köylerde hastane kurulmaz.
iii) Ülkenin sosyo-ekonomik yapısındaki değişmeler ve ülke nüfusundaki hızlı artış sebebiyle öncelikli hedef, ilçelerde her on bin nüfusa yirmibeş yataklı hastane kurulması olup; ilçe merkezinin nüfusu on binden az olan ilçelere hastane kurulmaz. Büyükşehirlerde ise, yüz bin nüfusa bir hastane kurulması esastır.
iv) Hastane kurulması talep edilen ilçenin en yakın hastaneye olan uzaklığı kırk kilometreden az olmayacak şekilde planlama yapılır.
v) Hastane bulunmayan ve hastane yapımı teklif edilen ilçelerde Bakanlığa bağlı sağlık ocakları tarafından verilen birinci basamak sağlık hizmetlerine yönelik istatistik verileri değerlendirmeye esas olmak üzere, teklif gerekçesi ile birlikte Bakanlığa sunulur.
vi) Aynı İl’e bağlı nüfus ve ulaşım kriterleri uygun olan birbirine yakın ilçelerden Valilik tarafından uygun görülen sadece biri için yatırım teklifi yapılır.
vii) İlçede mevcut hastane var iken ikinci bir hastane yatırımı teklif edilebilmesi için, merkez ilçe nüfusunun asgarî yüz bini aşması gerekir. Ayrıca, mevcut kurumun çalışmaları (yatak işgal oranının % 80’in üzerinde olması gerekir.) ile birlikte var ise diğer kurumların (üniversiteler, Sosyal Sigortalar Kurumu, belediyeler gibi.) çalışmalarına ilişkin istatistik verileri de dikkate alınarak değerlendirme yapılır.
viii) Hastane yapımı teklif edilen ilçelere yapılması planlanan hastanenin yatak kapasitesinin belirlenmesinde ilçenin nüfus artış hızı dikkate alınır.
ix) Hastane yapımı teklif edilen ilçede hastane var ise, mevcut hastanenin yerine yeni hastane talebi, mevcut binanın fizikî yönden yetersiz olduğu hususunda il bayındırlık müdürlüğünden de alınacak teknik rapor ve diğer gerekçelerle birlikte Bakanlığa intikal ettirilir.
x) Hastane yapılacak yerin (gayri menkûlün) seçiminde, kamulaştırmadan ziyade öncelikle maliyet artışına sebebiyet vermeyecek, herkesin kolayca ulaşabileceği uygun Hazine arazisi tercih edilir ve arsa bilgileri (tapu belgesi, tahsis belgesi, imar planları, imar durumu) Bakanlığa hastane teklifi ile birlikte gönderilir.
xi) Arsa temin edilmeden yapılan teklifler değerlendirmeye alınmaz.
xii) Yatak işgal oranı düşük olan hastanelere yeni yatak ilavesi yapılmak yerine, düşük kapasite ile çalışılmasının sebepleri araştırılır ve öncelikle bunların, makine, teçhizat ve insan gücü eksikliğinin giderilmesi sağlanır. Mevcut hastane binasının kullanım ve fizikî kapasitesi incelenir ve ek binaya ihtiyaç duyulmasının gerekçeleri, arsa bilgileri ve ihtiyaç programları teklifle birlikte Bakanlığa gönderilir.
xiii) Üçüncü kişiler tarafından inşa ettirilecek veya finanse edilecek binaların yapımında, arazilerin ekonomik kullanılmasına, mimari proje düzenleme esaslarına ve Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik hükümlerine uyulur.
xiv) Yatırım programına alınan hastanelerin bilahare yatak kapasitelerinin artırılması yoluna gidilmez.
xv) Diyaliz merkezleri ve acil servisler ile turistik yöre ve afet bölgesi gibi önem ve önceliği olan bölgelere hastane yapımı tekliflerinin değerlendirilmesinde, bu maddede belirtilen kriterler dikkate alınmaz.
Özel dal hastaneleri için değerlendirme kriterleriise şöyledir: Özel dal hastanesi yatırımları, hastanenin hizmet vereceği uzmanlık dallarının niteliği de dikkate alınarak, o mülkî idare biriminin nüfusu, coğrafî durumu, ulaşılabilirliği, nüfus artış ve doğum hızı, özel dal hastanesinin hizmet vereceği hastalık veya hastalık grubunun insidansı, o il ve çevresinde aynı dalda hizmet veren Bakanlığa veya diğer kurumlara ait hastanelerin olup olmadığı gibi kriterler gözönüne alınarak komisyonca değerlendirilir.Genel hastane bulunmayan ilçelere özel dal hastanesi yapılmaz; belde ve köylerde özel dal hastanesi açılamaz.Bu maddede belirtilen kriterlere ilişkin veriler, yatırım teklifini yapan Valilikçe Bakanlığa gönderilir.
Hayırsever kişi kurum ve kuruluşlar tarafından ikili işbirliği protokolü kapsamında yapılacak yatırımlarda ise durum şöyledir:
i) Dernek vakıf ve gönüllü kişi kuruluşların sağlık hizmetlerine katılımları desteklenir. Yapılması planlanan yeni hastane ve ek bina talepleri bu Yönergenin hüküm ve kriterleri ile Bakanlıkça yayımlanan 2003/102 sayılı Genelge doğrultusunda değerlendirilir.
ii) Protokol kapsamında yapılacak inşaatın kaynak israfına ve atıl kapasiteye yol açmamasına dikkat edilir.
iii) Bakanlık ve Valilikler tarafından akdedilen protokol çerçevesinde yapılan inşaatın tamamlanmasını müteakip, uygulanan projeler, devir teslim tutanağı, deprem raporu, İl Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünce hazırlanan geçici kabul tutanağı, kullanılabilirlik raporu, yeni bina ile birlikte yatak artırımı talep ediliyor ise (ek binalar için) mevcut ve yeni binanın 1/50 ölçekli projeleri Bakanlığa gönderilerek yapılacak inşaatın hizmete açılması sağlanır. (2)
III: BÖLÜM
SAĞLIK YATIRIMLARINDA FİZİKİ MEKAN STANDARTLARI
1. GENEL OLARAK SAĞLIK YATIRIMLARINDA FİZİKİ MEKAN STANDARDİZASYONU
1.1. Standardizasyon Tanımı ve Önemi
1.1.1. Standardizasyonun Tanımı
Standart; genel olarak yapılan çalışmalar sonucunda yetkili kurum ve/veya kuruluşlar tarafından hazırlanarak onaylanan, yerine getirilmesi gereken koşulları kapsayarak, uygulanması genellikle tarafların isteğine bırakılan teknik özellik veya belgelerdir. Diğer bir ifade ile standart (birörneklik) kavramı; imalatta, anlayışta, ölçümde ve test işlemlerinde birlik ve beraberlik anlamına gelmektedir.Standardizasyon ise,Uluslararası Standardizasyon Örgütü'nün (ISO) yaptığı tanıma göre, "belirli bir faaliyetten ekonomik fayda sağlamak üzere, bütün ilgili tarafların katkı ve işbirliği ile belirli kurallar koyma ve kuralları uygulama işlemidir." Sağlık hizmetleri sektöründe standardizasyon, sosyal statüsü ve bağlı olduğu sosyal güvenlik kuruluşu ne olursa olsun tüm vatandaşların aynı standartta, etkili, kaliteli, eşit ve ulaşılabilir sağlık hizmeti alabilmesi için sağlık kuruluşlarının sahip olması gereken standart bilimsel ve fiziksel özellikler olarak yorumlanabilir. Bu tanım sağlık kuruluşlarının fiziki mekan standardına indirgenecek olursa, örneğin bir sağlık kuruluşunun sahip olduğu arazinin, poliklinik, yataklı servis, ameliyathane, yoğun bakım, yemekhane, morg, bahçe, otopark gibi bölümlenmesine ayrılması gereken standart işgal alanını ve bu bölümlerde bulunması gereken standart donanım ve ekipmanı ifade etmektedir.
1.1.2. Standardizasyonun Önemi
Sağlık sektöründe hizmetin kabul edilebilirliği ve standardı, en az, kullanılan sarf malzemesi ile tanı ve tedavi araçlarının kalitesi kadar önemlidir. Sağlık hizmetlerinin kalite ve standardizasyonunun sağlanması, sağlık hizmetinden yararlananların memnuniyetleri ve sağlık hizmet sunucularının performans göstergelerinin oluşturulması açısından değerlidir. Sağlık hizmetlerinde standardizasyon belirleme ve kalite artırımına yönelik çalışmalara hız verilerek ruhsatlandırma, sertifikasyon ve akreditasyon konusunda çalışan kurumlara bilgi, belge ve teknik konularda lojistik destek verilmektedir.Avrupa Birliği uyum sürecinde özellikle sağlık konusunda, Türkiye’de çok yol alınmış olmasına rağmen, mesleki yeterlilikler ve fiziki mekan standartları konusunda hala daha birçok eksikler bulunmaktadır. Mevcut mevzuatlar doğrultusunda Türk Akreditasyon Kurumu tarafından akredite edilen belgelendirme kuruluşları veya Uluslararası Akreditasyon Forumu Karşılıklı Tanınma Antlaşmasında yer alan ulusal akreditasyon kurumlarınca akredite edilmiş belgelendirme kuruluşları tarafından verilen sertifikalarla sağlık kuruluşlarının belgelendirilmeleri gerekmektedir. Türkiye’de yakın zamana kadar uluslararası düzeyde geçerliliği olan bir belgelendirme kuruluşlarının bulunmaması nedeniyle, çoğu sağlık kuruluşumuz belgeli değildir. Ancak sağlık kuruluşlarında gerek mekan gerekse mesleki yeterlilik konusunda standardizasyona gidildikçe, hizmet kalitesinin artacağı, hasta memnuniyetinin en üst seviyeye geleceği ve hastane kaynaklarının en verimli şekilde kullanılacağı kesindir.
1.2. Fiziki Mekan Standardizasyon Uygulamaları
1.2.1. Uygun Fiziki Mekan Modeli Oluşturma
Bugün her türlü sektörde olduğu gibi sağlık sektöründe de, fiziki mekan standardizasyonuna gidilmektedir. Bu standart koşullar, dünya standartlarını yakalamaya çalışan veya belgeli hale gelmek isteyen tüm sağlık yatırımcıları tarafından artık dikkate alınmaktadır.Sağlık kuruluşlarının fiziki mekan uygulamasında kabul edilen standartlar şu şekilde özetlenebilir: Artık sağlık kuruluşu inşaatları ulusal standartlara tam uyumun yanı sıra, dünyada en gelişmiş mimari standart AIA (American Institute of Architects) Hastane Binaları Rehberine uygun olarak tasarlanmalıdır. Binalar, deprem, yangın ve diğer beklenmeyen tüm felaketlere karşı dünya standartlarında güvenlik tedbirleri ile donatılmış, uluslararası akreditasyon standartları ve hastane mimarisi kurallarına uygun olarak inşa edilmiş olmalıdır. (5)
Odalar : Yataklı tedavi kurumlarında tüm odalarda telefon, interaktif TV, bilgisayar ve internet altyapısı kurulmuş ya da planlanmış olup hasta ve yakınlarının tüm ihtiyaçları karşılanmış olmalıdır. Hasta odalarında hemşire ile direkt haberleşmeyi sağlayan hemşire çağrı sistemi, merkezi tıbbi gaz sistemi, hastanın her türlü pozisyonunu kendi kendine almasına imkan verecek mikroişlemcili elektronik hasta yatakları bulunmalıdır. Artık hasta mahremiyeti, konforu ve hastane infeksiyonu açısından hastanelerin tek yataklı hale dönüştürülmesi uygun görülmektedir. Ancak yoğun ve kapasitesi fazla olan hastanelerde tek veya çift yataklı odalar oluşturulması sağlanmalıdır. Koğuş sistemi artık terk edilmiş bir sistemdir ve kesinlikle yeni sağlık yatırımlarında düşünülmemelidir. Hasta odalarının konforu da önemlidir. Tek veya 2 kişilik odaların tamamı, duş ve tuvaletli, geniş, konforlu hasta odaları şeklinde planlanmalıdır. Standart olarak, tuvalet ve etajer hariç tek yataklı odalarda net kullanım alanı 11m2, iki kişilik odalarda 9.30m2/yatak başına olmalıdır. Çoklu hasta odasında hasta ve diğer eşyaların geçişine izin vermek için yatak ucunda 1.5m boşluk bırakılmalıdır. Her hasta odasında el yıkama olanağı sağlanmalıdır ve hasta genel koridora girmeden tercihan kendi odasında tuvalete girmelidir. Eğer yeni kurulan bir sağlık kuruluşu değil de revize edilen bir sağlık kuruluşu ise tuvalet 2 hasta odası ve en fazla 4 hastaya ait olmalıdır. İnfeksiyon izolasyon odaları ise mutlaka tek yataklı ve enaz 25m2 olmalıdır.
Merkezi ısıtma ve merkezi hijyenik klima sistemleri kullanılmalıdır. Tüm sistemleri elektronik yönetimli, akıllı bina teknolojisi gündemdedir. Bunun anlamı, ısıtma, soğutma, havalandırma, su yumuşatma, sıcak su ve buhar sistemlerinin bilgisayarlara bağlı olarak otomatik olarak çalışması, yangın alarm sisteminin bilgisayarla kumanda edilmesi, dijital görüntüleme, dijital arşivleme ve dijital haberleşme sistemlerinin kurulması şeklinde algılanmalıdır. Kazan dairesi ve mutfak bölümlerinde gaz kaçaklarına karşı gaz alarm sistemi yapılması, ameliyathaneler, yoğun bakım üniteleri, doğumhaneler ve tüm yataklı odalara kadar her birime tıbbi gaz sisteminin kurulmuş olması gerekir. Hastane katlarına ve odalarına müzik kanalı yerleştirilmesi, uydu yayın sistemi hazırlanması önemlidir.
Ameliyathaneler:Ameliyathaneler, çift koridor (steril, yarı steril) sistemi ile düzenlenmeli, ameliyat salonlarında, laminar-flow hava akımı, hepa filtrasyon ve pozitif basınç altında tam sterilizasyon sağlanmalıdır. Genel veya lokal anestezi altında cerrahi müdahale uygulanan, anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanı sorumluluğunda olan, asgari tıbbi malzeme ve ilaçların bulunduğu, hasta ve yakınlarının dolanım alanlarından izole edilmiş bulunan, bu mekanların standardı, kısa kenarı en az 4 m ve yüzölçümü en az 20 m² olan, duvar, tavan ve zemini dezenfeksiyona uygun antibakteriyel malzemeden yapılmış olan ünitelerdir. Ayrıca, preoperatif hasta hazırlık odası olmalıdır. Bu oda, hastaların soyunma ve giyinmelerine uygun, yeterli büyüklükte ve dizaynda olmalı ve ameliyathane ile aynı katta bulunmalıdır. Yataklı sağlık kuruluşlarında sedye ile hasta taşımaya uygun asansör olduğu için bu oda başka bir katta bulunabilir. Postoperatif (faz I derlenme) odası ise, ameliyat salonuna yakın mesafede, yarı steril veya steril alana açılan, hastaya rahatlıkla müdahale edilmesine izin verecek şekil ve büyüklükte, her ameliyat masası için bir adet yatak bulunan, merkezi sistem oksijen uygulanacak donanımı bulunan odadır. Bu odada kullanıma hazır aspiratör, yeter sayıda serum askısı, laringoskop takımı, entübasyon tüpleri, ambu cihazı, mönitörlü EKG cihazı ve en az bir adet infüzyon pompası bulundurulmalıdır. Gözlem (faz II derlenme) odası ise, cerrahi müdahale sonrası hastanın gözlem altında tutulduğu, merkezi sistem oksijen uygulanacak donanımı, pozisyon verilebilir hasta yatağı, hasta taşıma arabası ve serum askısı bulunan hastaya rahatlıkla müdahale edilmesine izin verecek şekil ve büyüklükte odadır. Yataklı sağlık kuruluşlarında sedye ile hasta taşımaya uygun asansör bulunduğundan bu oda başka bir katta bulunabilir. Soyunma birimi, cerrahi müdahaleyi gerçekleştirecek sağlık personelinin müdahale öncesi ameliyat kıyafetlerini giydiği ve kıyafet dolabı bulunan birimdir. Belirgin bir standardı yoktur, ancak yeterli büyüklükte olması gerekir. Ameliyat odalarının en az 36 m2 olması gerekir. Kardiovasküler cerrahi ve beyin cerrahisi gibi ek ekipman ve personel gerektiren ameliyat odaları en az 56 m2 olmalıdır. Odaların tavanı en az 3m.yükseklikte olmalıdır. Kapılar ise en az 1,5m ve kaydırmalı şekilde planlanmalıdır.
Yoğun Bakım Üniteleri: Ameliyathaneler ile yatay bağlantılı olarak planlanan yoğun bakım üniteleri bulunmalıdır. Koroner, dahiliye, reanimasyon, cerrahi, nöroloji, yenidoğan ve çocuk yoğun bakım üniteleri planlanmalıdır. Kapısına yoğun bakım yazılan her ünitenin yoğun bakım olduğu iddia edilemez. Dünyada yoğun bakım ünitelerinin belirlenmiş standartları vardır. Avrupa Topluluğu’nun standartlarını belirleyen yer Avrupa Yoğun Bakım Derneği’dir. Amerikan Yoğun Bakım Derneği’nin, İngiliz Yoğun Bakım Derneği’nin de standartları vardır. Buralardan alınan standartlar, Sağlık Bakanlığı Yoğun Bakım Bilim Kurulu olarak Türkiye’ye uyarlanarak bir yoğun bakım tanımlaması yapılmış ve bir Türk Standardı hazırlanmıştır. Türkiye’de yoğun bakım yatak sayısı çok gibi görünmesine karşın gerçek anlamda, standartlara uygun yoğun bakım ünitelerinin sayısı ve toplam yatak sayısı yok denilecek kadar azdır. Yoğun bakım üniteleri, dünyada ilgilendiği hasta gruplarına göre değişik şekillerde sınıflandırılmaktadır. İlk sınıflama, birinci, ikinci ve üçüncü seviye yoğun bakımlar şeklindedir. Birinci seviye yoğun bakım üniteleri, takip ve tedavileri için rutin yöntemlerin yeterli olmadığı, ancak henüz organ yetmezliğinin başlamadığı, solunum desteğine ihtiyacı olmayan ama yakın takip gerektiren hastaların kabul edildiği ünitelerdir. En az iki yataklı olmalıdır ve hastaları takip eden bir sorumlu uzman bulunmalıdır. İkinci seviye yoğun bakım üniteleri, detaylı ve nitelikli gözlem ve girişim yapılabilen, yaşamsal destek gereksinimi bulunan hastaların, yüksek kalitede bakım ve tedavisinin yapıldığı 24 saat doktor gözetimi ve denetimi olan ünitelerdir. En az dört yataklı olmalıdır ve hastaları takip eden bir sorumlu uzman yanında sorumlu bir anestezi ve reanimasyon uzmanı bulunmalıdır. Reanimasyon Ünitesinin de dahil olduğu üçüncü derece yoğun bakım üniteleri en gelişmiş yoğun bakım üniteleridir ve buralarda her türlü tanı ve tedavi yöntemleri uygulanabilmektedir. Üçüncü sınıf yoğun bakımlar, yoğun bakımlar üstü yoğun bakım olarak adlandırılmaktadır. Burada en az 6 yatak olmalıdır. Aslında yoğun bakımlar arasında bir basamak sistemi vardır. En basit hastalar birinci seviye yoğun bakıma alınır. Orada halledilemezse ikiye, orada da halledilemezse üçe devredilmektedir. Ayrıca, hastanelerde genellikle hastalığın özelliklerine göre de yoğun bakımlar bulunmalıdır. Buralara sadece kendi alanları ile ilgili hastalar alınmalıdır. Reanimasyon Ünitesinin ise karma sistemli yani hem cerrahi hem de dahili nitelikteki çok farklı özellikte hastaların kabul edildiği bir yoğun bakım şeklinde işlev yapması günümüz konsepti olarak yer almaktadır. Reanimasyon Ünitesi kapalı tür bir yoğun bakımdır. Bundan da anlaşılacağı gibi,Yoğun bakımların, “Kapalı” ve “Açık” yoğun bakımlar olmak üzere son bir sınıflaması daha vardır. Servislerde, doktorların yoğun bakıma yatırılmasını uygun gördüğü hastalarının, yoğun bakım uzmanları tarafından, bulundukları servislerde takip ve tedavisinin düzenlenmesi, açık yoğun bakım olarak adlandırılırken, reanimasyon ünitesinin de içinde olduğu yoğun bakımcı/yoğun bakımcılar tarafından ayrı bir ünite tarzında idare edildiği yoğun bakımlara “kapalı” yoğun bakımlar denir. Kapalı tür yoğun bakımlar hastaların hastanede yatış ve ölüm oranlarını en çok azaltan yoğun bakımlardır. Üçüncü seviye bir yoğun bakımda Avrupa Yoğun Bakım Derneği’nin, dolayısıyla Avrupa Birliği’nin standardı, sahip olunan her yatak için 6 hemşirenin istihdam edilmesidir. Yatak sayısı 50 ve daha az olan hastanelerde en az 2 yataklı, biri dahili, diğeri cerrahi branşlara ait olmak üzere yoğun bakım ünitesi kurulması zorunludur. 50 yatağın üzerinde ise her 30 yatak için yoğun bakım yatak sayısı bir yatak artırılır. Yoğun bakım üniteleri, hasta, hasta yakınları ve hastane personeli genel kullanım alanları ile doğrudan bağlantılı olmamalıdır. Koroner yoğun bakım ve birinci seviye yoğun bakım ünitelerinin içinde tuvalet bulunabilir, ancak diğer yoğun bakımların steril alanlarında kesinlikle tuvalet bulunmaz. Yoğun bakım ünitelerinin duvar ve yer kaplamalarının bakteri tutmayan ve kolay temizlenebilir bir malzemeden olması gerekir. Erişkin her hasta için ( tuvalet, etajer, askılık hariç) net kullanım alanı 14-20 m2, yeni doğanlar için 9 m2 olmalıdır.Yatak başı ile duvar aralığı en az 1m. olmalıdır. Yataklar arası mesafe ise en az 2,5m olmalıdır. Tavan en az 3m. yükseklikte ve temizlenebilir malzemeden olmalıdır. Lavabo muslukları fotoselli ve lavabo büyüklüğü en az 60x40cm, derinliği 24 cm. olmalıdır. ( 5)
Özürlülere ait düzenleme: Hastane projesi hazırlanırken özürlüler unutulmamalıdır. Hastanelere en çok ihtiyaç duyan gruplardan biri olan özürlülerin ihtiyaçlarını karşılayacak bina teknolojileri unutulmamalıdır. Asansörler ve tuvaletler, özürlü kişiler için de hizmet verecek şekilde tasarlanmalıdır.Yatak sayısı 30 ve altında olan hastanelerde en az bir olmak kaydıyla ve ilave her 30 yatağa bir eklenmek suretiyle, uygun nitelikte özürlü hasta odası tesis edilmeli ve özürlü hasta odalarında bulunan ıslak hacimler özürlülerin kullanımına imkan verecek şekilde düzenlenmelidir.
Çöp Toplama Odaları: Tıbbi atık yani hastane atığı sorunu en ciddi sorunlardan birisidir. Binaların tüm bölümlerinde merkezi sterilizasyonun yanı sıra, evsel ve tıbbi atıkların ayrı ayrı toplanacağı soğuk çöp odaları inşa edilmelidir. Bu çöp odaları camsız olmalı ve kesinlikle su gideri bulunmamalıdır. Çöp odaları için bir standart bulunmamakla birlikte, sağlık kuruluşunun hizmet kapasitesine uygun olmasına dikkat edilmelidir.
1.2.2. Uygun Fiziki Mekan Alternatifi Yaratma
Tüm hastaların günümüz koşullarında, en uygun şartlarda, gelişen teknolojiye bağlı olarak kaliteli sağlık hizmeti alma hakkı vardır. Bu nedenle, mevcut sağlık kuruluşlarının, hiç olmazsa standart koşullara yaklaşma çabası içinde olmaları gerekir. Hasta koğuşlarının, yatak azaltılmasına gidilerek, hiç olmazsa 2 veya üç yataklı hale getirilmesi sağlanabilmelidir. Mevcut idari mekanların daha verimli kullanılması sağlanarak, elde edilecek boş alanlar yeni hasta odaları şeklinde düzenlenmelidir. Mümkün olan her hastane binasında alt yapı gözden geçirilerek ısıtma, soğutma ve yangın önlemleri standartlara uygun hale getirilmelidir. Ameliyathane havalandırmaları ve döşemeleri standartlara uygun olarak değiştirilmelidir. Belli yatak sayısının üzerine çıkmış hastanelere hiç olmazsa birinci derece, tercihan ikinci derece yoğun bakım üniteleri yapılması planlanmalıdır. Arşivleme için dijital yöntemler düşünülmelidir. Özürlülere yönelik, çıkış rampaları yapılmalı, poliklinik ve servislerde özürlülerin de kullanabilmesi için geniş kapılı ve tutamaklı tuvaletler organize edilmelidir. Hasta yakınlarının oturacakları dinlenme alanları, ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri kafeterya gibi sosyal alanlar yaratılmaya çalışılmalıdır. Kısacası, sağlık kuruluşunu baştan sona gözden geçirmeli, standartlara yaklaşabilmek için ne, ne kadar, nasıl, ne zaman değiştirilebilir tarzında özgün bir planlama yapmalıdır. Aksi takdirde, hizmet vermekte olan fiziki mekan yapılanması bozuk sağlık kuruluşlarının revize edilmesi mümkün değildir. (6)
2. FİZİKİ MEKAN STANDARDİZASYON POLİTİKALARI
2.1. Ülkemiz Politikaları
Her ne kadar Cumhuriyet döneminde toplam yatak sayısı 151 kat artmışsa da ülkemiz modern sağlık hizmetlerinin sağlanmasında dünyanın gelişmiş ülkelerinin çok gerisinde kalmıştır. Dünyada sağlık hizmetlerinin gelişmişlik ölçüsü olarak kullanılan temel kıstaslardan biri olan 10.000 kişiye düşen yatak sayısı olarak 25 yatakla komşularımızdan Yunanistan’ın bile çok gerisindedir. Kamunun büyük ölçekli sağlık işletmeleriyle hizmet vermeye çalıştığı bu alanda özel sektör son yirmi yılda önemli atılımlar gerçekleştirmiştir. Bu süre içerisinde bir çok özel hastane kurulmuş ve 5.000’e yakın yeni yatak ile özel hastaneler payı Türkiye’deki toplam yatak kapasitesinin %9’larına ulaşmıştır. Özel sektör hastanelerinde 1995 yılında 1.5 milyon hasta poliklinik hizmetlerden faydalanırken, bu sayı 1999 itibarıyla %150 artış göstererek 4 milyona ulaşmıştır. 1995’te 44.000 büyük ameliyatla toplamda %8.8 payı olan özel hastaneler, 1999’da 94.000 büyük ameliyat gerçekleştirerek bu alandaki paylarını %14’ler seviyesine çıkarmışlardır. Son yıllarda özel sektörün sağlık alanındaki yatırımlara büyük ilgi göstermesinin bir sebebi de Türkiye ekonomisinde yaşanan büyük dönüşümlerdir. Son 10 yılda kişi başına 51 A.B.D. Doları olan sağlık harcamalarının Dolar bazında %175 artarak 140 Dolar seviyesine, hastanelerde çalışan uzman hekim sayısının %139 artarak 27.000’ler seviyesine ulaşması özel sağlık hizmetlerini kişisel ve kurumsal yatırımcılar için oldukça cazip bir hale getirmiştir.Doksanlı yıllar Türkiye’de özel hastane yatırımcılarının cesaret kazandığı dönem kabul edilirse, 2000li yıllar aynı kesimin altın yılları olarak tanımlanabilir. Sadece son üç yılda açılışı yapılan ya da kuruluş süreci başlatılan özel sağlık kuruluşlarını şöyle bir gözden geçirince bu tespitin hiç de yanıltıcı olmadığı rahatlıkla anlaşılabilir. 2007 yılı Eylül ayı itibarıyla Sağlık Bakanlığı verilerine göre faaliyette olan özel hastane sayısı 352’yi bulmuştur. 90lı yılların aksine 2000li yıllarda yatırım yapılan kentler de farklılaşmıştır.( 3, 7)Özel hastaneler açısından daha zengin olan İstanbul yine ilk sıradaki yerini korusa da artık Türkiye’nin her köşesinde farklı iş ortaklıkları bünyesinde kurulan, kurulumu süren çok sayıda özel sağlık kuruluşu vardır. Yeni yatırımların ulaştığı düzey ve hastane oluşumlarının yapılandırılması açısından hararetli tartışmalar yürütülmektedir.Ancak yine de ülke genelindeki bu atılımdan etkilenmemek mümkün değildir. Türkiye’de sağlık hizmeti sunumunun özel sektör eliyle sunulmasının geçmişi, bilindiği gibi aslında 90lı yılların çok daha öncesine uzanmaktadır.. O yıllarda Ankara, İstanbul ve İzmir gibi üç büyük kentimizin dışındaki kimi kentlerimizde de özellikle bazı branşlarda hizmet sunan özel kuruluşlar, birkaçı dışında, oldukça mütevazı koşullarda faaliyet gösteriyordu. (8,9)Bu kuruluşların önemli bir kısmı doktorların ortaklaşa kurdukları, hastane binası olarak inşa edilmemiş özelliksiz binalarda mümkün olduğunca gerekli kurallara uyarak sağlık hizmeti sunuyorlardı. Yıllar içinde olağanüstü bir gelişme gösteren o hastanelerin neredeyse tamamı, geride kalan uzun yılların birikimiyle bugünkü modern hizmet kurumu niteliklerine kavuştular. Uzun yıllardır bulundukları bölgelerin ihtiyaçlarına cevap veren bu kuruluşlara bugün çok sayıda yeni yatırım eklendi ve çok sayıda yeni yatırım için girişimler olduğunu biliniyor. Fakat günümüzün yatırım koşulları artık bir kaç ortağın bir araya gelip ellerindeki kısıtlı sermayeyle girişim peşinde koşmalarına pek izin vermemektedir. Türkiye’nin yükselen sektörleri arasında anılan sağlık yatırımcılığında artık çok sayıda çözüm ortağının birlikte çalıştığı süreçler egemendir. Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere artık ülkemiz sağlık yatırımlarında yeni bir dönemece girmiştir. Dünya standartlarını yakalamaya çalışan, anahtar teslimi hastanecilik modelini benimsemektedir. Yakın bir gelecekte prefabrik hastane modelleri de egemen olacaktır. Ancak bütün bu yatırımlarda anahtar kelime kalitedir. Bu nedenle ülkemizdeki sağlık yatırımcıları kaliteyi yakalamak uğruna dünya standartlarına uymaya başlamışlardır. Halkın talebi de bunda çok önemlidir. Giderek bilinçlenen halkımız, artık kaliteli ve konforlu fiziki mekanlarda sağlık hizmeti almaya çalışmaktadır. Ayrıca son yıllarda yürürlüğe giren TCK yasası ile, hastalar haklarını arayarak, uygun standart koşullara sahip olmayan sağlık kuruluşlarından hesap sormaya başlamışlardır. Bu nedenle gerek özel, gerek devlet hastaneleri hızlı bir süreç içinde revize olarak hiç olmazsa iyileştirme çabaları içine girmişlerdir. Ancak ülkemizde sevindirici olan asıl konu, hastanecilik yatırımının ‘eskiden bozma’ değil, ‘ideal hastane projesi ile standartlara uygun’ yapılanma tarzında değişiklik göstermesidir.( 10)
2.2. Dünya Politikaları
Avrupa ve Amerika başta olmak üzere bir çok gelişmiş dünya ülkesi, sağlık sorununu çözmüş bulunmaktadır. Bu ülkelerdeki sigorta sistemleri nedeniyle artık tüm hastalara bilimsel ve en ileri teknoloji ile eşit düzeyde sağlık hizmeti verilmektedir. Bunu sağlayan unsur, bu ülkelerde sağlık konusunda standardizasyonun tam olarak yerleşmiş olmasıdır. Hastalar çoğu ülkede yerleşmiş bulunan aile hekimliği ve bölge hastaneleri uygulaması ile standart hizmet almakta, gerekirse sevk edildikleri ileri düzey hastanelerde, standart koşulları sağlanmış mekanlarda tedavi olmaktadırlar. Sağlıkta sağlanmış olan bu standardizasyon, hem hastaların, hem de sağlık hizmeti verenlerin sigortası olmaktadır.
SONUÇ:
Bugün her türlü sektörde olduğu gibi sağlık sektöründe de, fiziki mekan standardizasyonuna gidilmektedir. Bu standart koşullar, dünya standartlarını yakalamaya çalışan veya belgeli hale gelmek isteyen tüm sağlık yatırımcıları tarafından artık dikkate alınmaktadır. Sağlık hizmetlerinin kalite ve standardizasyonunun sağlanması, sağlık hizmetinden yararlananların memnuniyetleri ve sağlık hizmet sunucularının performans göstergelerinin oluşturulması açısından da değerlidir. Sağlık hizmetlerinde standardizasyon belirleme ve kalite artırımına yönelik çalışmalara hız verilerek ruhsatlandırma, sertifikasyon ve akreditasyon konusunda çalışan kurumlara bilgi, belge ve teknik konularda lojistik destek verilmektedir.Avrupa Birliği uyum sürecinde özellikle sağlık konusunda, Türkiye’de çok yol alınmış olmasına rağmen, mesleki yeterlilikler ve fiziki mekan standartları konusunda hala daha birçok eksikler bulunmaktadır. Ancak, ülkemiz sağlık yatırımlarında yeni bir dönemece girmiştir. Dünya standartlarını yakalamaya çalışan, anahtar teslimi hastanecilik modelini benimsemektedir. Yakın bir gelecekte prefabrik hastane modelleri de egemen olacaktır. Bütün bu yatırımlarda anahtar kelime kalite ve optimum standardizastondur. Bu nedenle ülkemizdeki sağlık yatırımcıları kaliteyi yakalamak uğruna dünya standartlarına uymaya başlamışlardır.
KAYNAKLAR:
1- İyigün , B., “Hastane Yönetimi” ,Hastane Sağlık Yönetimi ve Tıp Teknolojisi Dergisi, Sayı 6 , İstanbul, 2007, s: 49
2- Resmi gazete, “ Sağlıkta Kalite Dönüşümü” 21.10.2006
3- Ağargün, M., “Sağlıkta Kalite ve Akreditasyon”, Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi, Sayı 1, İstanbul, 2007 s:92-93
4- www.istabip.org.tr/özel hastane verileri(30.3.2006)
5- Karadayı, A., “Ameliyathaneler ve yoğun bakım ünitelerinde sterilizasyon”, 5. Ulusal Sterilizasyon Dezenfeksiyon kongresi, 2007
6- www.dcyogunbakım.org.tr / yogun bakım unıte standartları ( 15.7.2007)
7- Sağlıkta Yeni Yatırımlar, 3 M Türkiye Sağlık Ürünleri Dergisi, Sayı 2, İstanbul, 2007
8- Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi, Sayı 1, İstanbul, 2007 s:92-93
9- Mess Eğitim Vakfı Eğitim Notları, “Problem Çözme Teknikleri “, İstanbul, 2000
10- Güven, A., Ankara Güven Hastanesi Kalite Yönetim Bölümü Dergisi, Sayı 3, Ankara, 2007, s: 21-24