SAĞLIK ARZININ YABANCI YATIRIMCI VE ÇALIŞANLARA AÇILMASI
Bu çalışma Yrd.Doç.Dr.Ferhat SAYIM Yönetiminde Yüksek Lisans Öğrencisi Dr.Murat SEMİZ tarafından hazırlanmış 1.Aşama Araştırmadır.(2007)
www.hastaneyonetimi.net
Yıllar boyunca tüm devletler kendilerine büyük külfetlere malolan sağlık Politikaları ile uğraşmış ve her biri kendi toplumunun sos yo ekonomik durumuna göre çözümler aramışlar kendi politikalarına göre çözümler üretmeye çalışmışlardır. Kimi devlet sağlık hizmetinin sadece kamu tarafından sağlanmasına karar vermiş kimisi kamu sektörü ile özel sektörün karışımı ile hizmetin sağlanmasına karar vermiş kimi devlette sağlık hizmetini sigortalar vasıtasıyla sunmaya karar vermiştir. Örneğin Küba da sağlık hizmetleri kamu tarafından sunulmakta, Amerika Birleşik Devletlerinde kamu özel birlikte, Almanya’da sigorta sistemleri uygulanmaktadır. Türkiye’de yakın zamana kadar sağlık hizmeti kamu tarafından karşılan-maktaydı. Ancak değişen politikalar, ekonomik şartlar sağlık yönetimi alanında dünyadaki yeni uygulamaların etkisiyle ülkemizde de bazı değişimler yaşanmaktadır. Tedavi hizmetlerinin dolaylı olarak 1985’den bu yana özel sektöre devredilmeye başladığı bilinmektedir. Dünya konjonktürü, AB topluluğu ile müzakere sürecinde Türkiye’de sağlık arzının yabancı yatırımcı ve çalışanlarına açılması ile ilgili yasalar hazırlanmış ancak yabancı çalışanlara açılma kısmı cumhurbaşkanı tarafından veto edilmiştir. Haziran 2008 tarihinde yürürlüğe girmesi beklenen Sosyal Güvenlik Kanununu yabancı yatırımcılar özellikle beklemektedirler.
SAĞLIK ARZININ YABANCI YATIRIMCIYA AÇILMASI
Türkiye’nin ekonomik parametreleri ve jeopolitik konumu ve bazı yabancı yatırımcı için önemli olan dini (Müslüman yatırımcılar) yabancı yatırımcıların ilgisini çekmektedir. Dünya Ekonomik Forumu tarafından dünyanın önde gelen çok uluslu şirketleri yöneticilerine sorularak yapılan çalışmaya göre, Türkiye’ye önemli bir yabancı yatırımcı ilgisinin bulunduğu ve bu yatırımcıların, Türkiye’de birleşme ve satın alma girişimlerinde bulunmayı planladıkları tespit edilmiştir.[1] Yatırımcıların bir kısmı direkt satın almayı ama büyük çoğunluğu stratejik bir ortak istemektedir. Örneğin Bill Clinton’ nun eski sağlık danışmanı ve ülkemizde bulunan özel bir sağlık kuruluşunun eski icra kurulu başkanı olan Andrew Barrer Türkiye’nin sağlık yatırımında yabancılar için bir fırsat ülkesi olduğunu, dünyada sağlık yatırımlarının aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Güneydoğu Avrupa ve merkez Asya ülkelerine odaklandığını belirtmiştir. Türkiye’de sağlık yatırımlarında son yıllarda patlama olduğunu ve sağlığın Türkiye’de gelişim gösteren ilk 5-6 sektörden biri olduğunu, Türkiye ekonomisi büyüdükçe özel sağlık sektör müşterilerinin artacağına dikkat çekmiştir. Türkiye’de sağlık sektöründe yabancı yatırımın geleneksel yatırım firmaları yada çeşitli sektörlerde yatırım yapan fonlar tarafından yapılabileceğini ama yabancıların muhakkak stratejik ortak aradıklarını da vurgulamıştır. Ortağın deneyimi de çok önemlidir, bu sayede yabancı yatırımcı sayısı fazlalaşacaktır. Hastane işletimi otel , restoran ,alış veriş merkezi gibi yerleri işletmekten çok daha zordur.Yatırımcının yüksek kalitede yöneticilere, kalifiye doktor ve hemşirelere ihtiyacı vardır. Ayriyeten sağlık sektöründe geri dönüşüm yavaştır, yeterli nakit akışı ve işletme sermayesi gerekmektedir. Yabancı sermaye sayesinde bu konularda büyük rahatlama olanakları doğacaktır, çünkü Türkiye’de hep sermaye sıkın- tısı mevcuttur. Sağlık arzının yabancı yatırımına açılmasının pozitif yönlerinden bir tanesi bu sermaye rahatlamasıdır.[2]Türkiye’ye yatırım için gelen Amerika ve İngiltere merkezli fonların bir çoğunun arkasında Körfez sermayesi bulunmaktadır. Yakaladığı hızlı yükseliş trendiyle 15 Milyar YTL hacme ulaşan sağlık sektöründe bilhassa onlar da yer almak istemektedirler. Arap ülkelerinden batı ülkelerine tedavi için seyahatlerde uzun zaman harcanması, vize problemleri ve 11 Eylül sonrası Müslümanlara karşı alınan tavırlar nedeniyle bu ülkeler yakın ve aynı zamanda aynı dinden halkı olan bölgeleri tercih etmektedirler. Ayriyeten tedavi masrafları daha az olmaktadır. Yabancı yatırımcı iş yapma kültürünü de beraberinde getireceği için bizim de sağlık sektöründe büyük oyuncular ortaya çıkaracaktır.[3] Bu da Türkiye için avantajlardan biridir. Körfez sermayeli fonlardan bir tanesi ülkemizde sağlık kentleri kurmak istemektedirler. En az 10 – 15 tane olacağı düşünülen bu kentlerde her tür medikal ve estetik merkez,rehabilitasyon merkezleri, oteller,spor alanları yer alacaktır. Bu kentler sayesinde kaliteli elemanların yanında vasıfsız elemanların da istihdamında büyük artış olacaktır.Türkiye’ye dışardan paralı hasta geleceği gibi kaliteli yabancı sağlık personeli için de cazibe odağı olacaktır. Sağlık kentlerinin kurulması ve işletişimi birçok iş koluna da istihdam yaratacaktır. Türkiye’de son zamanlarda özel hastanelerin kamu kurumları ile anlaşmaları nedeniyle alt sektörler de büyümeye başlamıştır. Hazır yemek , tekstil, tıbbi cihaz , mobilya, güvenlik gibi hizmet götüren sektörler son 10 yılın en parlak dönemini yaşamaktadırlar. 2007 yılında 50 ‘ye yakın yeni özel hastane açılmış vaziyettedir. 2008 yılında 100’e yakın özel hastane açılması beklenmektedir. Büyük yatırımlar harcanan bu işletmelerde hastaya en konforlu ve en kaliteli hizmet sunma yarışı hazır yemek, tekstil,tıbbi malzeme,cihaz ve mobilya sektörünü çok canlandırmıştır. Örneğin doktor önlüğünden hasta önlüğüne kadar hastane kıyafetlerini hazırlayan medikal tekstil sektörünün 2007 yılında 2006 yılına oranla yüzde 50 oranında büyüdüğü belirtilmiştir. Hasta, refakatçi ya da personel yemeklerinde yaşanabilecek herhangi bir sorun rekabet ortamında bütün hastanelerin kaçındığı bir risktir. Bu yüzden de hastaneler artık yemekleri kendileri hazırlamak yerine işin uzmanına teslim etmektedir. Bu yüzden toplu yemek hizmeti üreten işletmeler sağlık sektörü için branşlaşmaya başlamışlardır. Tıbbi cihazların ithalatı arttığı gibi yerli üreticinin de yüzü gülmektedir. Yeni yatırımlarda artık klasik hastane anlayışı yerine yeni konsept belirleniyor ve otelcilik hizmetleri öne çıkıyor. Hastaneler artık sadece hastalara en iyi teşhis ve tedaviyi sunmayı değil tıpkı oteller gibi dekorasyondan duvarların rengine , yemeklerin lezzetinden personelin şıklığına kadar her türlü detayla ilgileniyor.Yan sektörde de artık yeni dallar oluşmakta,yeni iş kolları oluşmaktadır.[4] Yukarda belirtilen tüm bu gelişmelerden de anlaşılacağı üzere yabancıların sağlık sektörüne girmeleriyle yatırım miktarı daha da yükselecek ve birçok yeni sektör iş hayatında yerini alacak ve istihdam artacaktır. Tüm bunları sağlık arzının yabancılara açılmasının pozitif yönlerinden biri olarak sayabiliriz. İnsanlar yaşadıkları yıllar içinde sağlıklı olmak zorundadırlar.Çünkü, insanlar Sağlıklı oldukça verimli bir çalışma yapabilirler. Bu nedenle ilk çağlardan bu yana sağlık bulmak ağrılardan, sızılardan ve yağlardan kurtulmak için kendilerini sağaltma olanakları aramışlar ve bulmuşlardır. Sanayileşme ve kentleşme sonucu gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde çevre sorunları insan sağlığını bozan, iş gücü verimini azaltan bir yaşama ortamına neden olmaktadır. Beslenme bozuklukları, sinirsel yorgunlukları artıran bu ortamın yarattığı sorunları gidermek amacıyla Almanya, Fransa, İtalya vb. gibi ülkeler kaplıca, deniz ve iklim gibi kaynak değerlerinden yararlanma yollarını aramış, başlangıçta halk sağlığını ve işgücü verimini korumak amacıyla sürdürülen bu çabalar sonra içme ve iklim kürleri gibi uygulamalara dönüşmüştür. Kür ve tedavi Amacı ile belirli bir zaman için yer değiştiren insanlar gittikleri yerlerde konaklama, beslenme, kür ve tedavi uygulaması, dinlenme ve eğlenme gereksinimlerini karşılayarak alt üst yapısı tesislerine gerek duymaktadırlar. Ekonominin arz ve Talep kuralı içinde işlerlik kazanan bu olay günümüzde sağlık turizmi olarak Adlandırılan önemli bir turizm türünü geliştirmiştir. Sağlık turizmi doğanın sağlık verici özelliklerinden yararlanmak isteyen insanların sıcak su, maden suyu, hamam, kaplıca ve bunları tamamlayan kür merkezlerini ve bazı tıbbi hizmetlerin sunulduğu sağlık merkezlerini ziyaret etmeleridir. Memleketimizde 600’e yakın sıcak termal merkez bulunmaktadır ve bunların Çoğunluğu İl Özel İdareleri tarafından işletilmektedir. Sağlık arzının yabancılara Açılması sayesinde sağlık turizmi sayesinde birçok yeni yatırım olanakları artacaktır. Türkiye’de otelcilik hizmetleri dış ülkelere göre hem ucuz hem de kalitelidir. Kaplıca bölgelerine yapılacak yeni modern tesisler , tedavi merkezleri o bölgenin sosyoekonomik gelişimine büyük katkıda bulunacaklardır. En kısa termal kür üç hafta sürmektedir ve bu daha da uzayabilir. Üstelik senenin 12 ayı boyunca devam ettiği için bölgesel turizm için de devamlı bir gelir kaynağı olacaktır. Yurtdışında diş tedavi ve göz tedavi ücretleri bizim ülkemize göre çok yüksektir. Tedavi için uzun süreli randevular verilmektedir ve bu da büyük sıkıntılar yaratmaktadır. Türkiye’de tedavi ücretleri düşük olmasına karşın tıbbi personel ve teknolojik aksamın son derece mükemmel olması, konaklama ücretlerinin düşük ve kaliteli olması, coğrafi konum nedeniyle ulaşımın ucuz olması nedeniyle memleketimiz birçok hasta için revaçtadır. Yabancılar sırf bu işlemler için kurulmuş Şirketler vasıtasıyla Türkiye’ye gelmekteler, gerekli göz ve diş tedavilerini yaptırmaktalar ve turizmimize katkıda bulunarak ülkelerine dönmektedirler. Son zamanlarda konusunda büyük spesiyalite ve teknolojik aksam gerektiren kısırlık ve tüp bebek tedavisi için başvurular olmaktadır.[5]Sağlık arzının yabancı yatırımcı ve Çalışanlara açılmasıyla sağlık turizmi nedeniyle de Türkiye’nin birçok bölgesinde Yeni yatırımlar oluşacak, bölgesel gelişmeler ilerleyecek,gelen yabancı hastaların Yanında gelen refakatçilerden da turizm yönünde faydalanılacaktır. Bu devir daim sayesinde diğer sektörler de kesintisiz faaliyet gösterecekler ve memleket ekonomisine büyük katkıda bulunacaklardır. Bence bu oluşumlar sağlık arzının yabancı Yatırımcı ve çalışanlara açılmasının pozitif yönlerinden biri olarak kabul edilebilir.
SAĞLIK ARZININ YABANCI ÇALIŞANLARA AÇILMASI
Yıllardır ülkemizde sağlık personeli yetersizliği,( doktor, hemşire, teknisyen, Yardımcı sağlık personeli ) nedeniyle kısa sürede kaliteli sağlık hizmeti sunulamadığı için yüksek oranda şikayete neden olmaktadır. Acaba gerçekten bazı personel grubunda yetersizlik mevcut mudur? Yoksa bu personelin yurtiçindeki dağılımı orantılımıdır?,iyi bir çalışma organizasyonu var mıdır? Sağlık arzının yabancı çalışanlara açılması hakkında yasa hazırlığı esnasında Toplumun değişik kesimlerinden değişik tepkiler ortaya konmuştur. Kimi kesim olumlu tepki göstermiş, kimi kesim kesinlikle karşı çıkmıştır.[6] [7][8] Karşı çıkan kesime göre ülkemizde yabancı doktor resmi ya da gayri resmi olarak alışmaktadır.Ülkemizde sağlık personeli yeterince mevcuttur hatta bazı Grupların sayısı eksiktir. İşsiz sağlık personelinin sorumlusu hükümetin uyguladığı Eksik istihdam politikasıdır.Yani işsizlik yapay bir durumdur. Yabancı sağlık yatırımları bu nedenle işsizliğe çare değildir .Dışardan gelecek olan personel acaba Nitelikli midir? Çünkü sağlık hizmeti nitelikli personel gerektirmektedir.Ülkemizde YÖK tarafından denkliği belgelenmiş yabancı üniversitelerden mezun hekimler bir şekilde yasal olarak hekimlik yapabilmektedirler. Ancak Türk hekimleri ESFMG, ESFMG-MS, PLUP… vb sınavlara girmeden yabancı ülkelerde hekimlik Yapamamaktadır. Bu sınavları yapan kurumların içinde ise o ülkenin Tabipler Birliği mutlaka yer almaktadır. Örneğin Amerikan Tabipler Birliğinden izin almadan Hiçbir tabip çalışamaz. Bu ülkelerde hekimlik yapabilmek siyasal değil bilimsel Olurla olabilmektedir.Tüm olumsuz gerekçelere rağmen yabancı hekim istihdam Edilecekse YÖK, TTB, SB’ dan oluşan bir kurul tarafından ciddi sınava tabi tutulmalıdır. Karşıtlardan başka bir grup Türkiye’nin sağlıkta yapmak istediği değişikliklerin AB ile hiçbir ilgisinin olmadığını aksine, bu değişikliklerle AB’nin Bazı genel kurallarının ihlal edildiğini, AB’nin hiçbir ülkenin sağlık politikasına Müdahale etmediğini belirtiyor. Siyasilerin AB bahanelerinin yalan olduğu, bu Bahanelerin küresel sermayeye hizmetin bir kılıfı olduğunu iddia ediyorlar.AB’nin Hiçbir üye ülkeye sağlık konusunda bir dayatma olmadığını ,hastaneler nasıl olacak? Özel mi olacak? Devletin mi olacak? Personel yabancı mı olacak diye hiç tartışmaya bile girmediğini belirtiyorlar. Hekim sayımızın AB ülkeleri ile kıyaslandığında onlardan geri kalmadığımızı, örneğin İngiltere’deki hekim sayısının bizden Çok yüksek olmadığını ,100’ bin kişiye düşen hekim sayısının 163, bizde ise 127 Olduğunu belirtiyorlar. Senede 5000 hekim mezun ettiğimiz için bunun 2020 ‘de Eşitleneceğini bildiriyorlar.Yani hekim sayımızın AB kriterlerine de uyumlu olduğunu, yabancı hekimlere gerek olmadığına dikkat çekmektedirler.Dışardan gelecek Grupların 400 ‘er yataklı hastaneler kurmak istediklerini, kendi getirecekleri yabancı doktor ve sağlık personelini buralara yerleştireceğini, yabancıların hiçbir zaman Yozgat, Çankırı, Hakkari gibi yörelere dağılmayacağını belirtirken; bu grupların başka yakın ülkelerde de hastaneleri de bulunduğu, bu yüzden de dışardan Hasta getirmeyeceklerini, sadece bizim hastalarımıza bakılacağını yani döviz kanamayacağımızı, belki sağlık turizminden ücretlerin düşük olduğu için yararlana Bileceğimiz tezini savunmaktadırlar. Sağlık arzının yabancı çalışanlara açılmasının taraftarı olan gruplar ise şunları Savunmaktadırlar. Tıp bilgi ve teknolojisindeki hızlı gelişme sağlık hizmetlerinin Maliyetini önemli ölçüde artırmıştır.2004 yılı OECD rakamlarına göre Gayri Safi Milli Hasılamızın %7.7’sini sağlık hizmetlerine ayırdığımızı diğer bir deyişle her Bir birey için sağlık hizmetlerine harcanan kamu ve özel harcamaların toplamı doları bulmakta olduğunu bildirmektedirler.Sağlığa ayırdığımız kaynak gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında gerek kişi başına harcama olarak gerekse GSMH’ ya oranla oldukça düşük düzeyde kalmaktadır.Aynı bağlamın ürettiği bir sonuç olarak kişi başına düşen doktor, hemşire, yatak gibi birçok göstergede OECD ülkeleri arasında son sıralarda bulunmaktayız.Bin kişiye düşen doktor sayısı gibi benzerlik hemşire sayısında da görülmektedir.OECD ülkelerinde her bin kişiye 8 hemşire hizmet verirken, aynı hizmeti ülkemizde 1.7 hemşire vermektedir. Kişi başına düşen hemşire ve doktor sayısında OECD ülkeleri arasında son sırada bulunmaktayız. Başka etkenlerle birlikte sağlığa ayırdığımız bu kaynak eksikliği gelişmiş ülkelerdekilere nispeten daha kısa yaşamamıza üstelik yaşam kalitemizin de daha Düşük olmasına sebep olmaktadır. Uzun vadede sağlığa daha fazla kaynağın aktarılmasının lüzumu konusunda ilgili taraflarının hemen hepsi mutabık görünmektedir. Ancak kısa vadede yapılacaklar konusunda zaman zaman tartışmalar yaşanmaktadır. Ülkedeki sağlığa aktarılan kaynakların en verimli bir şekilde kullanılmasından sorumlu kurum olduğu için Sağlık Bakanlığı’nın değerlendirmeleri ayrı bir Önem arz etmektedir.Bakanlık doktor sayısının artırılmasının acili yeti olduğunu ve Tedbirlerin vakit kaybedilmeden yerine getirilmesi gerektiğini düşünüyor. Bir doktorun yetişmesi için en az 6 yıl, uzmanlık için de en az 5 yıl, yüz binlerce YTL para Harcanması gerekmektedir. Şu an harekete geçilse bile doktor sayısının artırılması İçin çok uzun süre gereklidir.Ayriyeten bunların yetişmesi için ilave yeni eğitim alanlarına, öğretim elemanlarına ihtiyaç vardır. İkinci alternatif olarak Bakanlık,ülkemiz dışında tıp eğitimlerini almış doktorların belirli şartları taşıması koşuluyla özel sağlık kuruluşlarında istihdam edilmesini öngörmektedir. Plana göre diğer birçok meslek dalında olduğu gibi sağlık sektöründeki firmalar yurtdışından kendi müesseselerine uygun buldukları doktorları istihdam edebilecekler. Benzer istihdam modelleri zaten birçok sektörde de Şu an uygulanmaktadır.Yine diğer sektörlerde olduğu gibi düzenleyici kurum olan Sağlık Bakanlığı istihdam edilen yabancı uyruklu doktorların mesleki yeterliliğini Denetlemekle görevlendiriyor. Sistem başarıyla uygulandığı takdirde ülkemiz kısa Sürede ve ucuz bir şekilde önemli bir insan kaynağına kavuşacaktır. Yabancı doktorlar sağlık hizmetlerine doğrudan katkısının yanında birçok fayDaları da beraberinde getirme potansiyeli taşımaktadır. Bilim adamları, sermaye Birikiminin uzun vadeli gelişme ve kalkınma için önemli sacayaklarından biri olduğu konusunda hemfikirdir. Nitekim yabancı sermayeyi ülkemize çekmek için Özellikle son yıllarda hükümet ve millet olarak ciddi çabalar ve fedakarlıklar Gösteriyoruz.Uzmanların uzlaştıkları başka bir nokta ise her ne kadar fiziki sermaye önemli olsa da beşeri sermaye birikiminin kalkınmanın olmazsa olmaz belki De en önemli unsuru olmasıdır.Gerek aldıkları eğitimin yoğunluk ve uzunluğu Gerekse gelir seviyeleri göz önüne alındığında hekimliğin beşeri sermaye birikiminin en yoğun meslek gruplarından birisi olduğu görülür. Yabancı doktorların Ülkemizde çalışmalarına izin verdiğimiz takdirde, beşeri sermaye birikimimizi Önemli ölçüde artırmış olacağız. Dolayısıyla yabancı sağlık çalışanlarının gelmesi Belki de teknoloji ve fiziki sermaye ithaline göre ülke kalkınmasına ve vatandaşların bireysel refahına daha çok katkıda bulunacaktır. Ayrıca bireylerin sağlık durumlarının ülke gelişimine doğrudan katkısı (sağlıklı bireyler daha verimli çalışırlar, daha az rapor ve izin kullanırlar, moral motivasyonları daha yüksek olur,daha Uzun ve kaliteli yaşamak için beşeri sermayeye daha çok yatırım yaparlar vs) da Yadsınamayacak ölçülerdedir. Bir çalışmaya göre Afrika’daki yavaş ve zaman zaMan negatif büyümenin en önemli sebebi olarak sağlık seviyesinin çok düşük Olduğu gösterilmektedir.Taraftarlara göre nasıl ilaç sanayimiz yeterince gelişmediği için dışarıdan ilaç getirtiyorsak sağlık arzımız yetersiz olduğu için yabancıların Çalışmasına da izin vermeliyiz demektedirler.Ülkemize kalitesiz yabancı sağlık personelinin gelmesinden korkulduğunu ama bizdeki mevcut olan ve olacak sağlık tesislerinin dünya çapında olduklarını, bu tip müesseselerinde ülkelerinin en vasıflı elemanlarıyla çalışacaklarını böylece bu başarılı ve kaliteli çalışanlar kendi bilgi ve birikimlerini de beraberlerinde getirecekler, Türk meslektaşlarına ister istemez aktaracaklar ve sağlık hizmetlerinin kalitesini artırdıkları gibi beşeri sermayemize de katkıda bulunacaklardır. Yabancı doktorların sağlık turizminin gelişmesine ciddi bir katkısı olabilir. Sağlık arzının yabancı çalışanlara açılması, görüldüğü gibi büyük tartışmalara Neden olmaktadır. Globalleşme ve Avrupa Birliğine göre çalışanların serbestçe çalışma haklarının düzenlenmesinden sonra ülkemizde de sağlık arzının yabancı çalışanlara açılma mevzuatları yeniden düzenlenecektir.
SWOT ANALİZİ
Güçlü yönleri
1-Türkiye yaş ortalaması açısından genç bir nüfusa sahiptir.Yeterli iş olanaklarına kavuşturulduğu takdirde genç nüfus sağlık sektöründe işgücü, finansman ve İnsan kaynakları açısından bir avantaj sağlayabilir.
2- Türk toplumu hastalıklarının tedavisi için tıp merkezlerine gitme alışkanlığına Sahip olmuştur.
3-Yabancı yatırımcıların açacakları merkezler sağlık arzının rekabetçi bir ortama Çekilmesini sağlayarak kaliteli hizmet sunumu gerçekleşecektir.
4-Yabancıların sağlık sektörüne girmeleriyle ,sağlık alanı dışında yan sektörlerde de Standardizasyon oluşacaktır.
5-Kurulacak yeni ve modern tesislerde istihdam edilecek yabancı personel beraberinde bilgi birikimini de getirecektir.
6- Halen mevcut olan ve kurulacak olan sağlık siteleri vasıtasıyla sağlık turizmimiz Gelişecektir.
7- Rekabet ortamı nedeniyle tedavi ücretleri düşecektir.
8- Türkiye’de sağlık politikaları,ülkenin sağlık sorunlarına gerçekçi,akılcı ve kalıcı Çözümler getirmekten çok, hükümetlerin ve politikacıların seçimlerde tabandan Gelen tepkileri önleyebilmeleri prensibi üzerine oturmuştur.Yabancıların bu sektöre Girmeleriyle sağlık politikaları da daha reel hale gelecek,siyasilerin hegemonyasından kurtulacaktır.
9- Siyasilerin desteğiyle kamu hastanelerinin başında bulunan kalitesiz yöneticiler Yerlerini kaliteli ve nitelikli personele devredecekler,kamu hastaneleri hantal çalışma sistemlerini terk edeceklerdir.
10- Tabip odalarının daha fazla yetki ve sorumluluk alması gündeme gelecektir.
11-Sağlık sektöründe,kalite kontrolü standardizasyon,iş verimliliği analizleri ve istatistiki çalışmalar,enformasyon ve arşivleme modern hale gelecektir.
Zayıf yönleri
-
Sağlık alanının yabancı yatırımcılara açılmasından sonra bu yatırımcılar yeni merkezler kurmayıp halen mevcut olanlara ortak olabilirler,bu da yeni bir İstihdam yaratmaz.
-
Yatırımcıların sadece hazır olan merkezleri satın almaları karşısında sağlık sektörünü besleyen yan sektörlerde bir gelişme , yatırım olmaz.
-
Kurulacak merkezler tüm ülke sathına yayılmalı, herkes eşit düzeyde sağlık hakkını elde edebilmelidir.
-
Yabancı sağlık çalışanları muhakkak kalifiye olmalı, gerekli sertifikasyona sahip Olmalı ve gerekli merciler tarafından sınava tabi tutulmalıdırlar.
-
Hukuki mevzuat tam belirli değildir.
Fırsatlar
1- Avrupa Birliği ile uyum süreci sağlık arzının yabancı yatırımcı ve çalışanlarına Açılma sürecini hızlandırır,sağlık eğitimi, sağlık hizmeti ve finans konularında Akılcı değişimlere yol açabilir.
2- Avrupa Birliği ile entegrasyon sağlık teknolojisindeki harcamaları azaltabilir.
3-Sağlık alanında yabancı yatırımcılarla doğru işletmeye yönelik akılcı düzenlemeler yapıldığı taktirde Avrupa Topluluğu ülkelerine daha ucuz ve kaliteli sağlık Hizmeti sunulabilinir.Avrupa ve Amerika sigorta sistemleri hastaların Türkiye’de Tedavisini maliyet açısından daha uygun bulabilirler. Bu da Türkiye’ye önemli bir Gelir kaynağı sağlayabilir. 4- Yabancı hekimler ve Avrupa Birliğinin Bilimsel Çerçeve programlarına üyelik ile Oluşan iş birliktelikler sayesinde Türk hekim ve araştırmacıları için yeni kaynaklar Yaratılabilinir.
Tehditler
1- Sağlık arzının yabancı yatırımcı ve çalışanlara açılması mevzusunda en büyük Tehdit hükümetlerin sağlık sektöründe akılcı düzenlemeleri içeren politik iradeyi Gösterememeleridir.
2- Sosyal Güvenlik Yasasının hala çıkmamış olması yabancı yatırımcının harekete geçmesini önlemektedir.
3- Tıbbi hizmet, teknoloji ve malzemenin fiyatları, kısaca maliyet, her geçen yıl Büyük bir oranda artmaktadır. Bu durum sadece Türkiye’nin değil, gelişmiş batı Ülkelerinin sağlık sektörleri ve ekonomileri için de ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
SONUÇ
Sağlık arzının yabancı yatırımcı ve çalışanlara açılması için hükümetlerin Önce rasyonel bir sağlık politikalarına sahip olmaları, popülist yaklaşımlardan Uzak çağdaş bir mevzuat hazırlamaları gerekmektedir. Avrupa Birliği ile uyum Sürecinde ülkemiz için en uygun şartları içeren yasalar hazırlanmalı ve yürürlüğe konmalıdır. Gerekli şartlar konduğunda sağlık alanında yabancı yatırımcıların ülkemize yatırım yapmaları hem sağlık hizmetlerinin daha kaliteli ve kalifiye olmasını sağlayacak hem de memleket ekonomisini canlandıracaktır. Sağlık sektörüne yabancıların girmesiyle birçok yan dal sektörde de gelişme, standardizasyon, spesifikasyon oluşacak,istihdam artacaktır. Türkiye genç bir nüfusa sahiptir. Bu açılma sayesinde dinamik, kalifiye bir toplum olma yolunda ileri bir adım Atılmış olacaktır.Yabancı çalışanlara açılma konusunda belirlenecek ciddi şartlara Uyulduğu takdirde ve gerekli denetimlerle yabancı hekimlerin ülkemize olumlu Yönde katkı yapacakları aşikardır.Tüm sektörlerde olduğu gibi sağlık hizmetleri Sektöründe de ürün ve hizmet sağlayıcıların miktarı artarsa ürünün fiyatı ve hizmet sağlayıcılarının karı düşecektir. Dolayısıyla doktorların hayat standardının düşme ihtimali baş gösterecektir. Karlı çıkacak kesim ise rekabetin artmasıyla kalite ve/veya hizmet fiyatlarında gelişme gösterecek sağlık hizmetlerini alan hasta Ve yakınları ve bu hizmetin faturasının büyük kısmını ödeyen kamu sigorta kurumları ile devlet bütçesi olacaktır.
Dr. M. Murat Semiz
KAYNAKÇA
1. www.dunyagazetesi.com.tr/ 02.02.2007
2. Hanife Baş 30.10.2006 Hürriyet Gazetesi www.tumgazeteler.com/?a=1767964
3. Nazlı Topçuoğlu Referans Gazetesi(Yarının Habercisi) www.cember.net/forums/showarticle/1033389
4. Nazlı Topçuoğlu Referans Gazetesi www.kobifinans.com.tr/tr/icerik.php?article=17599&Where=sektor&Category=0118
5. Turizmde bu sabah www.gozlazersecimi/haberler_5_1.htm
6. TSS Türk Sağlık-Sen Sayı 13 yıl 2007 Nisan Mayıs Haziran sayısı
7. Dr Utku Ersözlü Sağlıkta Yabancı yatırımcının Ekonomi Politiği phk_adana.sitemynet.com/phk/İD8.htm
8. Dr Kadir Civan Yabancı doktor;gerekli mi değil mi ?Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi
_
[6] TSS Türk Sağlık-Sen Sayı 13 yıl 2007 Nisan Mayıs Haziran sayısı
[7] Dr Utku Ersözlü Sağlıkta Yabancı yatırımcının Ekonomi Politiği phk_adana.sitemynet.com/phk/İD8.htm
[8] Dr Kadir Civan Yabancı doktor;gerekli mi değil mi ?Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi